Page 38 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 38

PINARBAŞI

           nı yansıtmaktadır. Öyle değil midir, nasıl unutu- larımız dün oğul, oğul diye “Kınalı kuzuların” ar-
           lur; bugün ki sefaletimizin, ezilmişliğimizin, hor- kasından ağıtlar yaktılar; ama dünkü gidenlerin
           lanmışlığımızın sebebi “Dün” değil midir? Bugün  analarının yüreklerinde onur vardı ışık vardı… Ya
           ki Ortadoğu’nun sefaletinin, insanlarının canının  bugünküler… Şair bununda cevabını veriyor “Biz
           yanmasının sebebi “Dün” değil midir? “Dün” değil  hep atla geçtik Tuna’dan / Böyle geçmedik / Avrat
           midir bugünkü acılarımıza sebep olan… Anado- uşak” Tarihimizde bizimle bağdaşan, dost olan,
           lu insanımızın üç yüz bini Yemen’de, bir o kadarı  hemhal olan başka bir ırmak var mıdır, bilemeyiz;
           Trablusgarp’ta, Çanakkale’de, Balkanlarda, Sarıka- ama Tuna denildiğinde hep  bir tarafımız  tutmaz
           mış’ta, Millî Mücadele’de şehit düşmemiş midir?  olur. Sanki biz Tuna’ydık, Tuna da biz… Bugün o
           Milyonlarca vatan evladının “Gök ekin” biçilir gibi  da öksüz… Biz de… Neden şair Tuna’yı seçmiştir
           bu topraklarda can verdiği “Dün” değil midir? Ah o  ki? Yüreklerimiz dağlamak için mi, daha çok acı
           “Dün” değil midir yüreklerimize kor düşüren, yok- çekelim diye mi, ona sahip çıkamadık utanalım ar
           sa biz böyle mi olurduk? “Dün” değil midir bizleri  edelim diye mi?... Az mı ağıtlar yaktık Tuna’mızın
           bugün (Batının) yollara düşüren… Hâsılı “Dün”  ardından… “Biz hep atla geçtik Tuna’dan” Balkan-
           bugünümüz, geleceğimiz, her şeyimizdir. Şair bu  lar, Avrupa yüzyıllar boyu ecdâdımızın kılıcının
           sözcükle (Dün) bütün geçmişimizi gözler önüne  gölgesinde, atının nalları altında idare edilmemiş
           sermektedir. Şiir de bu olsa gerek. “Bugün ekme- miydi? Tuna’yı başımız dik, onurlu bir şekilde ge-
           ğe / Yaban ellerine / Dönmezlerde ondan / Yoksa  çerdik... Küffar bizden titrerdi atımızın üzengini
           niye gitsinler” “Dün” gidenlerin vatan için, insanlık  öperdi. Ama şimdi böyle mi? Ekmek için hem de
           için gittiği dahası ilâhî lütfa nail olmak için… Ya  “Avrat-uşak” geçiyoruz... Burada “Avrat-uşak” keli-
           bugün kiler… Dünkü gidenler o ilâhî lütfa ulaştı- meleri hem bir hüznü hem de acının, ezilmişliğin
           lar ve dönmediler. Sahi bugün gidenler (Avrupa’ya  ifadesi olacak şekilde seçilmiş. Boşuna dememişti
           çalışmak için) niçin gider ki? Ekmek için mi? Şair  şair:
           ümitsiz, yorgun, sitem dolu. “Dönmezler de on-
           dan” sözcüklerini özellikle seçmiş. Savaşa gidenler    “Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet
           (Hind’e Yemen’e) dönmeyebilirler; bunu anlıyo-         Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.”
           ruz…  Ya  ekmeğe  gidenler  niçin  dönmezler  ki…      diye.
           Bizler, bugün gidenlerin dönmeyeceklerini hatta
           birçok insanımızın da oralara gitmek istediğini gö-
           rüyoruz. Aslında gidenler Ahmetler, Mehmetler,       Bu acıyı hepimiz biliyorduk; ama böyle dillen-
           Fatmalar değillerdir Gidenler bir medeniyetti, is-  diremiyorduk… Yazık ki hâlâ gitmek için (ekmek
           tikbâldi, ümittiler.                               için) bir dönem atımızın üzengini öpen bir züm-
                                                              renin kapılarında günlerce (büyük elçiliklerin ka-
                                                              pılarında vize almak için) bekliyoruz, lütuf dileni-
               “Bir kampana çalar                             yoruz. Biz hiç aşağılanarak, itilip kakılarak Tuna’yı
               Analar ağlar                                   böyle geçmemiştik. Bunun sorumluları kimlerdi?
               Oğuuul                                         Kimler bizim dik başımızı öne eğdirmişti. Kimler
               Oğul                                           bizim onurumuzu avradımızı uşağımız aşağılat-
               Sirkeci’den tren gider                         mıştı? Tek bir cevabı var bunun, şair kendisi ver-
                                                              mektedir. “Beyler utansın!” Yani bizi bu hallere dü-
               Evim barkım viran gider                        şürenler, sırca köşklerinde hayat sürenler utansın!
               Biz hep atla geçtik hep Tuna’dan               Artık yapılacak bir şey kalmamıştır, utanmaktan
               Böyle geçmedik                                 başka…
               Avrat uşak
               Biz hiç böyle geçmedik                             “Tuna bizden utanır
                                                                  Biz Tuna’dan
               Beyler utansın                                     Yüzüne kapatır ellerin
               Sirkeci’den tren gider                             Aldırma be Tuna’m
               Varım yoğum törem gider”                           Yiğit çıplak doğar anadan
                                                                  Sirkeci’den tren gider
             Bu millet hep ağladı, dün de bugün de… Ana-          Erzurumlu Duran gider.”


                                                          38                                 1. Sayı Şubat 2024
   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43