Page 33 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 33

PINARBAŞI

           adam, bana adeta bir kitaplık nasihat verdi. O an  Yurt”tan bir dörtlük:
           beynimde şimşekler çaktı Ali Akbaş hocamı hatır-
           layıverdim. Divan Dergisi’nden çıkarılan şiirimin      Sisler bırakmıyor Kırım görüne
           burukluğu da içimden  çıkıverdi ve yerini  hocam       Benim ela gözlü yârim görüne
           için dualara bıraktı.                                  Seni süren sürüm sürüm sürüne
             O günden sonra, ne zaman bir okula, yazar-okur       Bulut, kara bulut Kırımlı mısın?
           buluşmasına gitsem bu ibretlik hadiseyi anlatır, on-   Kırım’ın derdinden sorumlu musun?
           ları yazar olmaktan çok önce okumaya teşvik ede-
           rim. Sen okumayı zorlarsan, yazarlık ta seni zorlar,   Ya da o coğrafyaların sevdalısı Yakup Ömeroğ-
           derim.                                             lu’na atfettiği, çoraklaşan “Aral’a Ağıt”tan bir parça:
             İsterseniz hüzün temalı şiirlerine daha yakından
           bakalım. Meselâ, “Masal Çağı”nda, özlemle hüz-            Aral’ın suyu kan gibi
           nün karıştığı mısralar:                                   Yaralı bir ceylan gibi
                                                                     Meğer göller de ölürmüş
               Şarıl şarıl çimdiğim çay                              Kuğu gibi insan gibi
               Çiğdem topladığım yayla                               …………………….
               Artık rüyama girmeyin,                                Göl değil kımızdı Aral
               Etmeyin, etmeyin böyle                                Bir iffetli kızdı Aral
               ………………………                                             Kalınca küffar elinde
               Hiç sormayın, nerde kaldım                            Yer altına sızdı Aral
               Her yıl bir diyarda kaldım
               Bir ifrit ağına düştüm                           Ve Stalin katilinin katlettiklerinden bir Saha
               Bir kuş gibi darda kaldım                      Türk’ü aydına, Oyunskiy’ye yakılmış, muhteşem
               Hele çok meşhur olan, bir zaman Almanya’da-    “Oyunskiy Sagusu”na göz atın:
               ki işçilerimiz arasında yayılan “Göç” şiirindeki
               feryat-figan ayrılışların yarattığı hüzne bakın:      (Eşinin rüyası)
               Bir kampana çalar                                     Hey
               Analar ağlar                                          Benim aziz anam
               “Oğuuul                                               Cebcekiey!
                       Oğul”                                         Oğlunu destanlarla besleyen udagan kadın
               Çocuklar öksüz                                        Ve ben Olonho Destanı’nı yazarken
               Gelinler dul                                          Uğrumu aydınlatan
                            Sirkeci’den tiren gider                  Can yoldaşım, yorgun karım
                            Evim barkım viran gider                  Beni bir alaca şafakta astılar


             Keza,  “Erenler  Dîvanında”ki  mısralar,  sanki  o   (8 bölümlük ağıtın birinci bölümünün sadece gi-
           muhteşem maziyi kaybetmiş olmanın hüznüyle  riş kısmıdır. Cebcekiey: Oyunskiy’nin anası, Saha
           uykuya dalan şairin, ülkesinin dertler yumağından  folklorünün kaynak kişisi; udagan: ermiş benzeri,
           kurtulması için gece rüyasına giren Anadolu eren- ulu kişi; Olonho destanı: Oyuskiy’nin yazıp yeni-
           lerinden istimdâdını dile getirişi... Az bir alıntı:  den gün yüzüne çıkardığı, 36 bin mısralık hacmiyle
                                                              Manas benzeri Saha destanı.)
               “Hey güzeller// Horasan erleri// Yesi güvercin-  Ali Akbaş hocamın ağıtları, hüzünleri bitmez;
               leri// İki cihan serveri// Muhammed aşkına//  hangisini analım? “Kazak Mezarlığı”nı mı? Kerkük
               Biz sizin dîvaneniz// Ayak tozunuz// Yitirdik  şehidi “Necdet Koçak’a Ağıt”ını mı? Yine Stalin’in
               nerde iziniz// Bu yurt// Osmancığın Yurdu//  dara çektiği Özbek şairi “Çolpan”ı mı? Ya da sadece
               Sizin yurdunuz// N’olur niyâz edin Hakk’a// Bi-  Türkiye’nin değil “cümle cihan âlimi” sayılan, va-
               zim kalmadı yüzümüz”                           kitsiz kaybına hep birlikte yandığımız “Erol Gün-
                                                              gör’e Ağıt”ını mı? Yoksa da bir ağıt temasıyla yazdı-
             Hele de o ağıtlar, Türk dünyası coğrafyalarına,  ğı, “Mebus Osman, mahpus Osman” diye sızlandığı
           insanlarına; bizim dünyamıza ve insanlarımıza ya- “Serdengeçti”yi mi? Yoksa yoksa, o her canlı için
           kılan ağıtlar: Alın meselâ Kırım ağıtı olan “Öksüz  mukadder, malûm “uzun gece”yi anlatan “Şeb-i


                                                           33                                1. Sayı Şubat 2024
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38