Page 40 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 40

PINARBAŞI

                                                    İlker Gülbahar

                        ANADOLU BEDENLİ, RUHU TURAN BİR ŞAİR: ALİ AKBAŞ

             Biyografik metin yazmaları, anlamlı bir bütün  Korkut Hikayeleri’nin diyaloglarının ve masallar-
           haline getirilememiş sözcük yığınlarının içine dü- daki döşemelerin etkisinin olduğunu düşünüyo-
           şürmüştür beni hep. Hangi sözcüğü seçsem, diğeri- rum.
           nin küsüp kırılacağı zannı anlam ateşinin ortasına
           bırakıverir. Bir de “Söylenilecek birkaç söz var da,   “Bak işte / Kırıldı kafes / Uçtu kuş / Ne iniş din-
           ya ben onu söylememişsem!” eyvahlığı, pişmanlığı.      liyorum artık ne yokuş /  Ses oldum, ışık oldum
           Gerisini siz düşünün artık. İşte böyle bir söz ateşi-  ben şimdi / Ufukları aşıyorum / Esen rüzgâra
           nin içinde vira bismillah diyelim.                     uyup her seher / Diyar diyar dolaşıyorum / Rü-
             Bedeni yirmi birinci yüzyılda Anadolu’da, ruhu;      yasını süslüyorum çocukların / Ozanların di-
           masal çağında, çocukların saf kalbinde, baba oca-      linde / Kopuzların telinde yaşıyorum “  4
           ğında, ninesinin dizi dibinde, Altaylarda, Tanrı       “Haydi erler vakit tamam / Önümüzde Sütçü
           Dağı’nda, Göygöl’de, Turan’da, Can Azerbaycan’da,      İmam / Camilerde çalmadan çan / Bir kutlu sa-
           Türkmenistan’da, Kazakistan’da, Filistin’de, Bos-      bah aşkına / Vuralım Allah aşkına
                                                                                                  5
           na’da, Kerkük’te Türk sesinin duyulduğu her top-       “İşte şu ince yol gider Turan’a / Bir mızrak or-
           rak parçasında bir alperen: Ali Akbaş. Ön yargılı      manı tuğlar gölgesi / Savaşlar döş döşe kıran kı-
           olduğumu sanmayın lütfen! Onun şiirlerinin kay-        rana / Duyuluyor ok ıslığı nal sesi / Bir arzuha-
           mağını alsanız bu dediklerime sayısız ekleme yapı-     lim var Bahadır Han’a / Kalksın aradaki zaman
           labilirsiniz de çıkarma asla...                        perdesi / Tarihi gizleyen duman perdesi”
                                                                                                        6
             İnsan yaptıklarından, yazdıklarından ve başka-
           sının  değerlendirmelerinden  ibarettir. Yaptıkları,   Ali Akbaş’ın şiirlerinin insanı yormayan, kolay
           kendisi ile Yaradan arasında, yazdıklarına birazdan  okunuşlu şiirler olmasının en önemli nedeni tah-
           geleceğim. Şimdi  ona atfedilen birkaç sözü zikret- kiyeden yararlanıyor olması bence. Az ya da çok
           mek istiyorum. Yasin Mortaş, Ali Akbaş için “O,  öykülemeden yararlandığına şahit oldum.
           vefa yüzlü şair. Türk-İslam coğrafyasında kanayan
           yaraları görür de onu durdurmanın rahatsızlığıyla      “Denizin dibinde üç kız oturur / Civanım üç kız
           kâğıtlara tutar közlü kalemini.” der.  Tayyib Atma-    oturur / Dişleri inci / Gözleri umman / Sahile
                                             1
           ca’nın gözünde o duruşuyla ardıç ağacı, bilgeliğiyle   çıkarlar her gece üryan / Saçlarını tarar su pe-
           bir aksakaldır: “ Her şairin mutlaka okuması ge-       rileri” 7
           rekli şairler arasındaki ilk beş şairin arasına ko-
           nulması gereken aksakal bir şair gerekse ki gerek    Bu özelliği Eylül’e Beste’de, Erenler Divanı’nda,
           olduğuna inanıyorum bu şair Ali Akbaş olmalı.   Turna Göçü’nde ve Kuş Sofrası’nda görmek müm-
                                                           2
           “Mehmet Gözükara da aynı pencereden görüyor  kün. Her şairde olduğu gibi bu özellik Akbaş’a daha
           Akbaş’ı: “ Elbistan’da doğup Akdeniz’in toprakları- kolay  bir  anlatım  imkanı  ile  birlikte  daha  iyi  bir
           nı bereketlendiren Ceyhan ırmağı gibi Türk Şiirini  söyleyiş olanağı sunuyor. Onlarca örnek vermek
           bereketlendiren, söze şekil verirken bir kuyumcu  mümkün ama iki örnek vermek yeterlidir diye dü-
           hassasiyetiyle çalışarak lisanı, ‘şiir dili’ haline geti- şünüyorum. Üç Gümüş Tüy şiirinin ilk dizeleri id-
           ren, bu toprağın değerlerini en gür sesle seslendi- diamın doğruluğuna delildir:
           ren aksakallılarındandır. 3
             Ali Akbaş’ın şiirinin mihenk taşlarına biçimsel      “Mevsim bahar / Hava lodos / Sular sarhoştu /
           ve teknik, beslenilen kaynaklar ve anlam boyutun-      Kıyıyı dövüyordu dalgalar / O gün iki kuş / Bir
           da bakmak faydalı olacaktır.                           kumsalda buluştular / Bir martı / Bir kartal” 8
             Akbaş’ın şiirlerinde nazarımı ilk celbedenin des-
           tansı anlatım olduğunu söylemeliyim. Özenle seç-     Şiirin biçimsel/türsel özelliklerinin birçoğunu
           tiği sözcükleri, hem cümle bağlamında hem cüm- denediğini gördüm Akbaş’ın. Sagu’dan, ağıda, ga-
           lelerin birbirini takip etmesi yönüyle çok titizlikle  zelden, tuyuğa, destandan serbest nazıma kadar
           kullanıyor. Destansı anlatımın oluşumunda Dede
                                                              4 Ali Akbaş, Bütün Şiirleri, Ankara / Altındağ, Bengü Yayınları, İlaveli 2.baskı, s.162
                                                              5 Ali Akbaş, Masal Çağı, Anakara, Yonca Matbaası, 1.Baskı, 1983, s.76
           1 Yasin Mortaş, “Buğulu Göygöl”, Hece Taşları 55, Eylül 2019, s.6  6 Ali Akbaş, Bütün Şiirleri, Ankara / Altındağ, Bengü Yayınları, İlaveli 2.baskı, s.182
           2 Tayyib Atmaca, “Şardağı’nda Bir Ardıç” , Hece Taşları 55, Eylül 2019, s.51  7 age, s.49
           3 Mehmet Gözükara, “Ak Saçlı Bir Şair: Ali Akbaş” , Hece Taşları 55, Eylül 2019, s.45  8 Ali Akbaş, Bütün Şiirleri, Ankara / Altındağ, Bengü Yayınları, İlaveli 2.baskı, s.38
                                                          40                                 1. Sayı Şubat 2024
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45