Page 18 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 18
PINARBAŞI
Her sanatkâr içinde doğduğu kültürün ve coğ- telmihler yapmasına bir engel teşkil etmez. Aral
rafyanın çocuğudur. Ali Akbaş, Turan coğrafyası- Gölü’nü kurutan Moskof emperyalizminden şikâ-
nın ve kadim Türk kültürünün Çocuğu olduğunun yetini bir ağıta dönüştürürken o zulmün kurbanla-
şuuruyla at koşturdu şiir vadisinde. Masal Çağında rı olan şehit şair kardeşlerini anmayı ihmal etmez.
Anadolu coğrafyasını bize vatan eyleyen alperen- Bu anlamda Akbaş’ın başarılı bir telmih şairi oldu-
lerin, derviş gazilerin arasında dolaştı yalın kılıç ğu da dikkatlerden uzak kalmamalıdır:
mısralarla. Zafer çağlarının coşkulu günlerini te-
rennüm ederken zillet asırlarımızın acılarını da “Rüyamda gördüm Aral’ı
dillendirdi bir ağıt yakıcı hüneriyle. Göç şiirinde Aral derinden yaralı
Sirkeci’den kalkan trenin ardından bozgun yılla- Mağcan gibi Çolpan gibi
rında Tuna’ya karışan gözyaşlarımızla ıslattı keli- Onun da bahtı karalı
meleri:
Göl değil kımızdı Aral
“Biz hep atla geçtik Tuna`dan Bir iffetli kızdı Aral
Böyle geçmedik Kalınca küffar elinde
Avrat uşak Yer altına sızdı Aral”
Biz hiç böyle geçmedik
Beyler utansın” Ali Akbaş, hem muallim hem de münevver ol-
manın kalemine kazandırdığı gerçeklikle epik ve
Münevver, kendi kişisel dünyasının dışına taşan lirik bir şiir dünyası kurdu kendine. Milli tarihin
dertleri olan kişidir. Milletinin, ümmetinin ve tüm çağlarını gezdi çağları aşarak. Türk Kültürü’nün
insanlığın derdiyle dertlenmemiş insanlara münev- yeni nesillerce ihmal edilen ayrıntı güzelliklerini
ver demek her şeyden evvel kelimenin kendisine hatırlattı. Medeniyetimizin insan ve varlık tanım-
bühtandır. Hele de düşüncesinin eksenine “millet” larına dayalı bir sanat algısıyla üretti eserlerini. He-
kavramını koyan bir milli romantik için milletinin nüz son sözünü ve en güzel şiirini söylememiş olsa
mitolojik çağlardan günümüze kadar ürettiği tüm da –ki bir şairin en güzel şiiri henüz yazmadığıdır-
değerleri sevmek, korumak, yaşatmak, yeniden Masal Çağı’yla başlayan yolculuğunda seksen son-
üretmek asli görevdir. Türkülerden beslenen, onla- rası milli kuşağın sanat algısının biçimlenmesinde
ra imgesel olarak anlamlar yükleyen bir şair olan önemli bir rol üstlendi. Hayatta iken yazdıkları-
Ali Akbaş, Sitem adlı şiirinde tarıma dayalı hayatta nın semeresini görmek gibi bir mutluluğu tadan
ürettiğimiz kültürü bir türlü beceremediğimiz şe- Akbaş, kendi dönemindeki şairlere ilham kaynağı
hirleşme aşamasında medeniyete dönüştürüleme- olduğu gibi kendinden sonraki nesillere de örnek
yişinin düş kırıklıklarını anlatır. Kültürü, inceltip, teşkil edecek eserler hediye etti Türkçeye ve Türk
derinleştirip yeniden yorumlayarak medeniyete kültürüne.
dönüştüremeyişimizin bize yaşattığı değer kayıpla-
rının acısı dile gelir Sitem şiirinde.
“Türkümü unutturdun
Beni böyle eve köye koymazlar
Candan tutkulara adanmış türkümü
Kim bilirdi benim kadar kuşları
Öbek öbek fal taşımdı yıldızlar
Adsız kaldı yüzlerce ot, böcek
Türkümü unutturdun!...”
Akbaş’ın şiirlerindeki milli duyarlılık onu asla
slogan şairi konumuna düşürmez. Onun şiirinde
millî duyuş ve talepler bağırılarak değil, nutuk ata-
rak değil ince mecazlar ve derin imgeler aracılığıyla
söylenir. Bu sanatkâr duyarlılığı milli tarihin kah-
ramanlarında, milli kültürün unsurlarından açık
18 1. Sayı Şubat 2024