Page 23 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 23

PINARBAŞI

               “Anneciğim/ Düşümde bir kuşmuşum/ Kuca-            “Lâle/ Bir Leyle-i Kadir`de kandil/ Bir yürek
               ğından uçmuşum/ Anneciğim/ Düşümde mek-            kan içinde/ Kalmış efgân içinde/ Değil piyâle/
               tupmuşum/ Gideceğim yeri unutmuşum/ An-            Lâle”
               neciğim/ Aç beni, oku beni/ Basmadan uyku
               beni”                                            Akbaş, şiirin daha sonraki mısralarında camii
                                                              avlularını mekân tutan, kutsal kuş kabul edilen gü-
             Yine  “Uykuya Doğru” şiirinde çocuk çok güzel  vercini, “Hû” çeken, zikreden bir dervişe benzetir.
           bir rüyanın içinden annesine seslenir. Şaire göre;  Şair, onun uçuşunu şeyhinden “el almış” bir derviş
           uyku, çocuğun Allah’a en yakın olduğu bir andır  olarak tasvir eder.
           ve bu çocuk, rüyasında Allah’la konuştuğunu dü-
           şünür. Bu duygu ve düşünce halini Akbaş şöyle dile     “Güvercin/Hû çeken derviş/Yüce ayvanlar-
           getirir:                                               da,/Semâda bir Mevlevî/Hünkârdan el tut-
                                                                  muş/O’ndan gayri herkes unutmuş/Akıllı kuş,/
               “ Anneciğim/ Allah ne kadar yakın/ Konuştum        Güvercin”
               duydu beni/ Anneciğim/ Yollar beni çağırır//
               Kuşlar beni Rüzgâr beni/ Uyku beni/ Su beni”     Güvercin gibi Türk şiirinde bülbül de manevi
                                                              yönü olan bir kuştur. O, şiirimizde âşıktır hem de
             Şaire göre çocuk masumdur ve onun duası mak- “en sevgiliye” âşıktır. Bu yüzden Allah’ın evi olarak
           buldür. Akbaş’ın “Çocuk Duası” adlı şiiri âmin de- kabul edilen camilerin avlusundaki gül dallarında
           nilecek kadar samimi talepler içeren dualarla şekil- yaşamlarını sürdürürler. Akbaş, bülbülün sesini,
           lenmiştir.                                         camilerin avlusundan yükselen bir şadırvan sesine
                                                              benzetir ve onun sesini, Selimiye ve Süleymani-
                “Gün ola, düğün ola/ Düşte gördüğüm ola/ Ya  ye’den yükselen bir Kur’an nağmesi ve tatlı bir me-
               yaza, ya kışa/ Ayrılar kavuşa/ Dargınlar barı-  lodi olarak ifade eder. Bunu şöyle anlatır:
               şa/ Sayrılar sağ ola/ Bozkırlar bağ ola/ Yaz gele,
               kış geçe/Kırk gün kırk gece/ Bir ulu şenlik ola/   “Bülbül/Şadırvan sesi/Selimiye’de, Süleymâni-
               Dirlik düzenlik ola”                               ye’de/Kur’an nağmesi/Tatlı bir elhan/Hâfız ya
                                                                  da mevlithan/Bülbül”
             Ali Akbaş, çocuktaki saflığı ve samimiyeti tabi-
           atta da keşfetmiştir. Tabiat, insana Allah’ın varlığını   Edebiyatımızda bülbül gülün bulunduğu mekân-
           hissettiren, onun yaratıcı vasfını anlatan bir unsur- larda yer alır. Gül ise kültür ve edebiyatımızda Hz.
           dur. Ali Akbaş, doğduğu coğrafyadan ve o coğraf- Muhammed’i sembolize etmektedir. Birçok şair gül
           yanın tabiat unsurlarından oldukça etkilenmiştir.  mazmununu kullanmış, Hz. Peygambere duyduğu
           Onun şiirlerinde bunun izlerini bulmak mümkün- sevgiyi,  muhabbeti  dile  getiren  na’atlar  yazmıştır.
           dür.  Akbaş, “Çiçekler ve Kuşlar” şiirinde birtakım  Akbaş da şiirlerinde gülü İslam ile özdeşleştirir.
           kuş ve çiçek türleri üzerinden, kendi dini duygu ve  Gülün her saba yeniden açılmasıyla İslam’ın her an
           düşüncelerini ifade eder. Şair, sümbülde besmeleyi,  yeni olması -her dem yeniden doğarız- arasında bir
           lalede Allah’ı, gülde Hz. Peygamberi görür. Onun  ilişkiye dikkat çeker. Ona göre gül, İslam’ın fecridir
           şiirinde, güvercinler sema eden bir Mevlevi dervişi;  ve her seher vakti, taptaze bir şekilde yeniden doğ-
           bülbüller yanık sesli bir mevlithan şeklinde tasvir  maktadır.
           edilir.
                                                                  “Gül/İslâm’ın fecridir/Terütâze,/Kucak kucak,/
               “Sümbül/ Bir sülüs besmeledir/ Ulu mabetlerde      Her seher doğacak/Gül”
               süs/ Buram buram Türk kikan/ Sultanlar tuğ-
               râsıdır/ Sümbül”                                 Akbaş’ın sadece tabiat unsurlarını dile getirdiği
                                                              şiirlerde değil aynı zamanda milli ülkülerin dile
             Onun şiirinde “lale” Kadir Gecesi’ni aydınlatan  getirildiği şiirlerinde dini unsurları bulmak müm-
           bir kandile benzetilir.                            kündür. Milliyetçi dünya görüşünü benimsemiş
                                                              olan Akbaş’ın şiirlerinde millet sevgisi milli bir
                                                              ülkü olarak yoğun bir şekilde görülür. Onun mil-
                                                              liyetçi duygularla kaleme aldığı şiirlerinde de Müs-


                                                           23                                1. Sayı Şubat 2024
   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28