Page 13 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 13

PINARBAŞI

                  “Bülbül gibi gül dalında dem çeker          medeniyete katkısı ve insan hayatında oynadığı
                  Kara günde gam dağıtır, gam çeker           rol bakımından değerini ölçmek mümkün değil-
                  Türkülerin çektiğini kim çeker?             dir. Ökkeş de görünüşte yoksuldur, elleri yara bere
             Kervanda buğradır bizim türküler.”               içindedir ama ipek gibi yumuşak gönlünde aşk ma-
                                              4
           mısralarıyla türkülerin rolünü dile getirir.       deni vardır.
             Ökkeş’in sesinin güzelliği bülbülün şakıması-      Ali Akbaş’ın bu şiirinde el sanatlarının henüz
           nı hatırlatmaktadır. Malum bülbül de dertli dert- makineleşmediği, halk kültürünün canlı olarak ya-
           li şakırken aşkını terennüm etmektedir. Ökkeş ile  şadığı dönemin izleri vardır. Çerçilerin camekânla-
           bülbülün arasındaki benzerlik âşık ve dertli olma- rında inci-mercan satıldığı, insanların aba giydiği,
           larıdır. Üstelik Ökkeş fakirdir de. Dağ gibi aşk der- mutfaklarda bakır ibriğin, sininin, güğümün kul-
           dinin üstüne dağ gibi yoksulluk binmiştir. Ökkeş  lanıldığı, kozmopolit kültürün henüz etkilemediği,
           bu dağları nasıl taşıyacaktır!                     alın terinin, helal kazancın kutsal sayıldığı bu dö-
             Son bentte Ökkeş’in fizikî yapısı biraz daha ön  nemin zihniyeti Akbaş’ın diğer memleket şiirlerine
           plana çıkmaktadır. Ökkeş’in üstünde yamalı bir aba  de yansımıştır.
           vardır. Dokuma tezgâhında dokunan, gömlek üzeri      Şiir, millî ölçümüz olan hecenin 11’li kalıbıyla
           giyilen nakış işlemeli, yakasız, kısa kollu bir yerel  yazılmıştır. Fakat nazım birimi geleneksel olma-
           kıyafet olan aba Kahramanmaraş’ta eski dönemler- yan 8 mısralık bentlerden oluşmaktadır. Bu biçim
           de çokça kullanılmış geleneksel bir giysidir. Abanın  özelliği şiire hikâye unsurunun eklenmesine de çok
           yamalı oluşu fakirliğinin göstergelerinden biridir.  müsaittir. Böylece geleneksel şiir biçimiyle modern
           Kaşı kartal kanadına benzeyen Ökkeş’in kaba giysi- şiir kaynaştırılarak özgün bir yapı oluşturulmuştur.
           sinin arkasında tülden ince bir gönlü vardır.      Bu durum Ali Akbaş’ın şiirde şekil bakımından öz-
             Ökkeş’in ateş, bakır ve çekiçle uğraşan elleri yara  gür davrandığını göstermektedir.
           bere içindedir. Şair, bu durum karşısında duygula-   Şiirde ahenk unsuru olarak ön plana çıkan ka-
           rını katmaktan kendini alamıyor.                   fiyeler bentlere serbest bir şekilde yerleştirilmiş-
                                                              tir. Yani şiirdeki kafiye ve redif kullanımı düzenli
                  Ellerine baktım, içim kanadı                değildir. Şair kafiye yapma kaygısı taşımamakla
                  Felek onu döne döne sınadı                  birlikte kafiyenin her türüne başarıyla yer vermek-
                                                              tedir. Nitekim şiirin doğal akışı içinde  “Yanağı al,
             İçinde güneşin doğduğu bakır siniler nice Ök- kaşı kartal kanadı / Ellerine baktım, içim kanadı”
           keşlerin emeklerini, aşklarını, hikâyelerini, umut- mısraları arasında “kanadı” kelimeleriyle çok güzel
           larını saklamaktadır. Şair, bu sinilerin evlere nasıl  ve etkili bir cinaslı kafiye oluşmuştur.
           sığdığını sorgularken gerçekte arkasındaki bu hikâ-  Şiirde âhengi sağlayan ögelerden biri de aso-
           yelerin hatırlanması gerektiğini, maddenin görün- nanstır. Bakıra Övgü adlı şiirde bulunan“Daha gün
           meyen yanını hissettirmektedir.                    doğmadan  uyanır  Maraş  /  Uyanır  da  mor  ağlara
                                                              dayanır”, “Aydınlık çağların anası bakır”, “Yanağı
             Değerlendirme                                    al, kaşı kartal kanadı” mısralarında “a” seslerinden
                                                              oluşan güçlü bir asonans hissedilmektedir.
             Ali Akbaş, sanatta estetik konusundaki düşünce-    Şiirde de görüldüğü  gibi Akbaş, şiirin estetik
           sini şu cümleyle dile getirmektedir: “Süsü, şiiriyeti  yönü olarak biçime ve ahenge önem vermekte an-
           üsluptan alıp eşyaya, objenin kendisine, onun hâl- cak bu unsurlar duyguların anlatımında araç ola-
           lerine yüklüyorum.”   Bu şiirinde de şiirin öznesi  rak yer almaktadır.
                              5
           olan  eşya  yani  obje  bakırdır.  Şiir,  bakırın  estetik   Şiirde Dede Korkut dilinden damıtılmış, yaşa-
           bakımından kazandığı ve kazandırdığı değer etra- yan bir Türkçe vardır. Okurun anlamını bilmediği
           fında şekilleniyor. Toplumun zevk anlayışını, ka- bir kelime ya da söz grubu yoktur. Şiirin reddet-
           bullerini bakır sayesinde seziyoruz. Şair, bakırı bir  tiği uydurulmuş ve çağrışım kabiliyeti olmayan
           maden olarak değil, insan hayatına etik ve estetik  kelimelere itibar edilmemiştir. Söylenmek istenen-
           anlam kazandıran bir varlık olarak ele alıyor.     ler yaşayan Türkçenin yaşayan kelimeleriyle ifade
             Bakır ile Anadolu insanını temsil eden Ökkeş  edilmiştir. Şairin şiirlerinde millî bir edebiyatın an-
           arasında dolaylı bir ilişki kurulmaktadır. Bakır; al- cak millî bir dille meydana gelebileceğine inanan
           tın ve gümüş karşısında maddeten değersizdir ama  sanatçının tavrı vardır.
           4 Ali Akbaş, Bütün şiirleri (2. Baskı). Bengü Yayınları. 2018, s. 254  Mısralarda yüklemler genellikle fiil soylu keli-
           5  Ahmet  Kabaklı,  Türk  Edebiyatı,  C.4,  Türk  Edebiyatı  Vakfı  Yayınları,  2001,  s.
           249
                                                           13                                1. Sayı Şubat 2024
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18