Page 16 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 16
PINARBAŞI
Yakup Ömeroğlu
ELBİSTAN’DAN ENGİN UFUKLARA
Coğrafya ve zaman, insanın şahsiyetinin oluşumuna en fazla etki eden unsurlar olsa gerek.
İçine doğulan Elbistan coğrafyası, Şar Dağı’nın etekleri, Ceyhun kıyılarındaki bozkır bir şairi na-
sıl etkiler?
Balkanlardaki Şar Dağının eteklerinde yer alan Prizren şehrinin şiir ile ilişkisini anlatmak için “Burada
bebeklerin isminden önce mahlasın verirler.” denir. Prizren, bugün de bu güzel ifadeye layık bir şehirdir.
Şar Dağı’nın yelinin etkisi midir, Ceyhun’un Vardar’ın suyunun etkisi midir? Ya Elbistan için ne
demeli?
Ali abi “bizde bebekler heceyle dillenir” diye ifade eder. Bebekleri “heceyle dillenen” coğrafyanın, şiir
seven, şair seven, sanat seven halkının gönül zenginliği ne kadar yüksektir.
Heceyle şiir söylemek için diplomalara, eğitime de pek ihtiyaç duymaz Elbistanlı.
Okuma yazması olmayan Oraz Nine’nin Ağıdını Kardeş Kalemler dergisinde yayımlamıştık. Ali abi
ondaki yüksek şiiriyete hayran kalarak defalarca okumuştu bizlere.
Bir ölümle, acıyla karşı karşıya kalınca ninelerimiz, analarımız, kızlarımız şiirden anlayanları hayran
bırakan ağıtlar yakarlar.
Heceyi kim öğretmiştir? Durağı nereden bilir? Şaşarsınız. Heceyle dillenmiştir onlar.
Ali abinin dünyaya gelişi İkinci Dünya Savaşı’nın hem dünyayı hem ülkemizi sarstığı hatta yakıp ka-
vurduğu yıllardır.
Türkiye savaşa katılmasa da her an savaşa hazır olmak için elde avuçta olanın tedbir için ayrıldığı za-
manlardır.
Birinci Dünya Savaşının ve Millî Mücadele’nin yaralarını henüz iyileştiremeyen Anadolu, yeni savaş-
ların endişesiyle yaşamaktadır.
Bütün zorluklara rağmen devlet eğitimi yaygınlaştırmaya, okulları ayakta tutmaya çalışmaktadır.
O yıllarda okullara giden köy çocuklarının hayat mücadeleleri hep birbirine benzer.
Büyük bir ümitle kayıt yaptırılan okullar, kasabalardan şehirlerden öğrenciler için tutulan odalar, evler
ve bu evlerin içinde birbirlerine yaslanarak ayakta kalmak zorunda olan, okumak zorunda olan çocuklar.
Kendi çorbalarını kendileri pişirirler, hayat da onları.
Neslinin diğer çocukları gibi Ali Akbaş’ın ortaokul ve lise hayatı da Elbistan ve Kahramanmaraş’ta
geçer.
***
Ali abi, kendi sanatını ifade ederken Tanpınar’ın “Folklar külçe altına benzer, sanatçı ondan küpe, bi-
lezik, gerdanlık yapar.” sözünü sık sık hatırlatır ve “ben folklor nefesli bir şairim” der. Belki de bu yüzden
en güzel Türküler şiiri onundur.
Elbistan yöresinin zengin halk kültüründen, Anadolu’nun engin Türk folklorunun külçelerinden işler
şiirlerini.
Bunlarla sınırlı kalmaz elbette; bir bakarsınız Sibirya’dan eser rüzgarları. Saha Türklerin kadim estetiği
ile uzun şiirler yazar.
Bir bakarsınız Ahmet Kabaklı Hoca’dan “gerçek bir göl için yazılmış en güzel şiir” değerlendirmesini
alan Azerbaycan’ın Göygöl’ü olur. Bazen de Batılı bir estetikle köyde öğle vaktini anlatır. Öyle bir resmim
çizer ki, sıcakta dilleri dışarı sarkan köpeklerin halini okurken güneşin kendi başına geçeceğini zanneder
insan.
Bosna’dan Yakutistan’a kadar uzanır ufku.
Türk dünyasının her köşesine şiirler yazar, oraların şairlerinden şiirler çevirir.
Türk Edebiyatının Türk dünyasına en çok şiir yazar ve oralardan en çok şiir çeviren şairidir.
Kendi şiirleri de bütün Türk dünyasında çevrilir ve yayınlanır. Azerbaycan’da, Kazakistan’da, Özbek,
Kırgız, Tatar ve diğer Türk ülkelerinin edebiyat çevrelerine de Ali Akbaş ismi, saygıyla anılır ve sevilir.
Ali Akbaş, Elbistan’ın Türk dünyasına hediye ettiği bir büyük değerdir.
16 1. Sayı Şubat 2024