Page 17 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 17
PINARBAŞI
Talat Ülker
ALİ AKBAŞ’IN ŞİİRLERİNDE MİLLİ ROMANTİK DUYUŞ
TARZININ ESİNTİLERİ
Büyük sanatkârlar, toplumların en müreffeh ya- kurgulayacak canlandırıcı unsur olarak gördüler.
hut en bunalımlı zamanlarında yetişirler. Buna- Tarihten yapılan tip, olay ve imge aktarımları, ye-
lım dönemleri, halin olumsuzluklarından kaçış- niden yorumlayarak güncellediler. Tarihi yaşanıp
larla başlayan arayışlarıyla, ya yolculuğunu kendi bitmiş bir olaylar dizgesi olmaktan çıkarıp geleceği
iç dünyasının yalnızlıklarında sürdürerek eserini kurgulayacak bir “iman”a dönüştürdüler.
kurgulayan ya da mazinin destansı anlatılarından Toplumsal belleğe ait kültürel değerlerin, Türk-
beslenerek toplumsal bir dirilişi hazırlayan ustala- çenin geniş anlatım imkânlarıyla dönüştürülmüş
rın yetişmesine zemin oluşturur. Bu durum en çok ve işlenmiş bir biçimde şiire akması, milli romantik
şiir sanatında kendini gösterir. Yaşadığı çağı sor- duyuş tarzına sahip sanatçıların en büyük arzusu-
gulayan, yaşadığı çağın değer yargılarıyla kavgaya dur. Zengin bir geleneğin mirasını yeniden inşa ve
tutuşan her şair, aynı zamanda geleceği inşa etmek ihya etme iddiasını da içinde taşıyan “milli roman-
isteyen zihniyetin de temsilcisidir. tik duyuş tarzı”, Milli Edebiyat birikiminin üzerine
Bu yönüyle şair “kökü mazide olan atidir ve geç- 1950’li yıllardan sonra yeni algılar ilave eden Arif
mişin yeniden inşa ve ihya edilerek gelecek nesil- Nihat Asya, Bekir Sıtkı Erdoğan, Niyazi Yıldırım
lere taşınmasıyla vazifelendirir kalemini. Bunu ya- Gençosmanoğlu, Basri Goncul, Hayati Vasfi Taş-
parken Ali Akbaş’ın “Yıldız güzel ay güzel / Elif’le yürek, Yavuz Bülent Bakiler, İlhan Geçer, Bahattin
Umay güzel” dizelerinde olduğu gibi geçmişi bir Karakoç, Abdurrahim Karakoç, Coşkun Ertepınar,
bütün olarak algılar. Milli tarihin dönemleri ara- Turgut Günay, Dilaver Cebeci, Yahya Akengin, Ali
sında taraf tutarak ayrım yapmaz. Hele Türk tarihi Akbaş gibi sanatkârlar tarafından temsil edilir. Bu
gibi coğrafyası ve kültürel katmanları çoklu olan sanatkârlar, tarihin duvarlarını aşarak geleneğin
bir yapıyı algılarken kültürün bir birikim olduğu- büyülü kaynaklarından beslenirler.
nu bilir ve milletinin tarihte bıraktığı bütün izleri Milli romantizm geleneği tekrarlamak değil,
sever. onun derin duyuşlarından, güzellik algısından, ha-
Kullandığı malzeme açısından milli olan tek sa- yata dair birikiminden istifade ederek yeni ürünler
nat edebiyattır. “Yazarın kimliği” ortaya koyduğu ortaya koymaktır. Bu da mili kültürün bütün un-
edebî metnin dilinde saklıdır. Millî kimliğin ve surlarını içselleştirmek, medeniyetimizin yeniden
bireysel belleğin yeniden kurgulanması için kale- inşası ve ihyası için gereken estetik ve dilektik mal-
mini vazifelendiren şair, içinden çıktığı toplumun zemeyi işlemekle mümkün olacaktır. Ali Akbaş’ın
kültürel belleğinden elde ettiği malzemeyi, o mal- şiirinde bu kültürel derinliğin yansımaları oldukça
zemeye yakışır bir dille yoğurarak oluşturduğu yoğundur. Son iki asrını kaybedilmiş topraklarına
metinleri sunar topluma. Çünkü sosyal bir varlık ağıt yakarak geçiren bir milletin acılarını, hüzün-
olan dil, sanatkârın oluşturduğu metinde bir “özge lerini, matemlerini, yarım kalmışlıklarını estetiğin
söze” dönüşür. Bireyin ve milletin kendi mitini ye- ve diyalektiğin dünyasına taşımak en çok da şairle-
niden oluşturma süreci olan milli tarih algısı, edebi rin görevi değil midir? Bu yüzden Ali Akbaş, Azer-
metne kaynak olarak kullanılınca, bireye ve millete baycan’ın bağımsızlık günlerinde yazdığı Göygöl
ait özerkleşme, özgünleşme ve bütünleşme aşama- şiirinde esaretin yetmiş yıllık acılarının en yiğit
larını belirginleştirir. Bu bağlamda “milli romantik sesi Ahmed Cevat’ın tınısına kendi sesini katarak
duyuş tarzını yansıtan her eser, soylu amaç ve is- “mazi”yi “hal”e taşıyarak yeniden kurgular. Bu kur-
tekleri, yüksek idealist normları ve benimsenmiş gu medeniyetimizin yeniden inşası ve ihyası için
kıymet hükümlerini içselleştirir. görülen düşlerin söze dönüşmesidir.
Bir coğrafyanın, bir kültürün, bir medeniyetin
çocuğu olma şuurundaki sanatkârlar, millî kay- “Bir Nevruz sabahı sökerken şafak
naklara dönme ve onları yeniden ihya ve inşa etme Bir şehzade gelip uyandıracak
niyetiyle yorumlama gereği duydular. Şerif Ak- Nal sesleri duyacaksın derinden
taş’ın ‘milli romantik duyuş tarzı’ adını verdiği bu Öpecek usulca göy gözlerinden”
yönelimin sanatkârları; geçmişi, işlevini yitirmiş
sıradan olaylar dizgesi olmaktan çıkarıp geleceği
17 1. Sayı Şubat 2024