Page 12 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 12

PINARBAŞI

           güneşin doğuşu ile sinide yansıması doğa ile eşya  ismini kullanıyor. Bilindiği gibi Hz. İsa dokunma-
           arasındaki etkileşimi gösterirken çekiç seslerine  sıyla hastaları iyileştirmekte ve nefesiyle bir muci-
           karışan alın teriyle küçük dükkâna helal kazancın  ze eseri olarak ölüleri diriltmektedir. Şair, körüğün
           bakiyesi olan rahmetin yağması musiki ve resmin  güçlü soluğunun siyah kömürleri korlaştırarak
           tiyatral bir merasimle birleşmesini sağlamaktadır.   canlı hâle  getirmesini  Hz. İsa’nın nefesine, siyah
             Edebî zenginliği çok güçlü olan bu tasvir, küçük  kömürlerin korlaşmasını da mercana benzeterek
           dükkânlarıyla Maraş’ın Bakırcılar Çarşısı’nı gözü- ifadeyi daha etkili hâle getirmektedir.
           müzde canlandırmaktadır. Şiir bu yönüyle Ahmet       Sini, Maraş yöresinde üzerinde yemek yenilen,
           Hamdi Tanpınar’ın Bursa’da Zaman adlı şiiriyle de  büyük bakır tepsidir. Sininin genişliği, Ökkeş’in
           benzerlik göstermektedir:                          gönül zenginliğini yansıtmaktadır.
                                                                Bakırdan yapılan taslar, tabaklar bir zamanlar
               “Bursa’da bir eski cami avlusu                 ninelerin çeyizi olmuşlardır. Akbaş, “Şöhretler Ter-
               Küçük şadırvanda şakırdayan su                 zihanesi” adlı şiirinde de bakır kapların çeyizdeki
               Orhan zamanından kalma bir duvar               yerine vurgu yapmaktadır:
               Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
               Eliyor dört yana sakin bir günü”                   “Kırmızı bakırdan çeyiz dizerler
                                              2
                                                                  Kalaylı tabakta kına ezerler”
                                                                                             3
             Her iki şiirde de mekân ve zaman donmuş bir
           anın  resmi  gibidir.  “Bursa’da  Zaman”  şiirinde   Nasıl ki “Bursa’da Zaman” adlı şiirde türbeler,
           mekân Bursa’da eski bir cami avlusudur ve mekâ- camiler, eski bahçeler binlerce şanlı erin hatırasını
           nın tarihçesi Orhan Gazi’ye dayanıyor. Objeler şa- anlatıyorsa “Bakıra Övgü” şiirinde de bakır taslar,
           dırvan, duvar, çınardır. “Bakıra Övgü” şiirinde ise  tabaklar, çanaklar geçmişten hatıralar saklamakta-
           mekân Maraş’tır, bir bakırcı dükkânıdır, mekânın  dır.
           tarihi Selçuklu’ya dayanmaktadır. Objeler ise bakır,   Tarih boyunca insan hayatını kolaylaştıran ma-
           sini, çekiçtir. Birinde obje mimariye, diğerinde ise  denlerin başında yer alan, altından sonra  ortaya
           el sanatına dayanmaktadır.                         çıkarılan ilk metal olan bakır, bir çağa adını da ver-
             “Bursa’da  Zaman”da  su  sesi  ve  kanat  şakırtısı  miş, insanın Taş Devri’nden Tunç Devri’ne geçişi-
           zamanı billur bir avizeye dönüştürürken, Bakıra  ni sağlamıştır. Bakır madeni, keşfedildikten sonra
           Övgü şiirinde kumru hu husu, ezan sesi ve çekiç  taşların yerini almış ve medeniyetin başlangıcında
           sesleri dükkânlara rahmet yağdırmaktadır. Her  önemli rol oynamıştır. Tarihî çağlardaki her türlü
           iki şiirde de müzikalite, resim ve tiyatral ögeler ön  gelişim metallerin ve özellikle de bakırın kullanımı
           plandadır.                                         ile gerçekleşmiştir. Bunun içindir ki şair “Aydın-
             Ökkeş’in hünerli elleri, sabır ve teri de katarak  lık çağların anası bakır” ifadesini kullanmaktadır.
           bakırı kuş görünümünde aletler yapıp sanat eserine  Alın teri, göz nuruyla bakırdan yapılan çanaklar
           dönüştürmektedir. Bu aletler bazen güvercin görü- nice hatıraları saklamaktadır. Bakır, şiirde bir ma-
           nümlü ibrik, bazen kuğu görünümünde güğüm- den olmaktan çıkmış, hatıraları saklayan bir dosta
           dür. Öylesine canlı ve gerçek görünmektedirler ki  dönüşmüştür.
           sanki “hişt!” dense raftan uçacaklardır. Gerek ibrik,   Altın ve gümüş maddi değerleri yüksek olan soy-
           gerekse güğüm, henüz sanayileşmemiş toplumun  lu madenlerdir. Bakırın, bu madenlerin yanında
           sosyal hayatında kullandığı mutfak eşyalarıdır. Şiir  maddi olarak itibarı yoktur.  Onu değerli kılan fakir
           bu yönüyle yazıldığı dönemin sosyal hayatının ve  insanların ekmek teknesi olması, büyük bir emekle
           zevk anlayışının izlerini yansıtmaktadır.          sanat eserine dönüşmesi, hem estetik hem de fayda
             Bakıra şekil vermek için kullanılan araçlardan  sağlaması ve pek çok hatırayı barındırmasıdır.
           biri de deriden yapılan ve ocağa hava üfleyerek kö-  Şair, Ökkeş’i mercek altına alır. Ökkeş sevda üs-
           mürlerin kuvvetli yanmasını, kor hâline gelmesini  tüne bir türkü tutturmuştur. Türkü, Türk insanının
           sağlayan körüktür. Ökkeş çalışırken körüğün ver- derdini söze ve saza döktüğü araçtır. Türküler, Ali
           diği güçlü hava siyah kömürleri kızıllaştırarak kor  Akbaş’ın şiirinde öne çıkan izleklerden biridir. Ni-
           hâline getirmektedir. Şair bu durumu Hz. İsa’nın  tekim Türküler adlı müstakil şiirinde,
           mucizesini hatırlatan bir telmihle benzetme yapa-
           rak tasvir ediyor. Fakat Hz. İsa yerine Hz. İsa’nın
           iyileştirici gücünden doğma bir lakap olan Mesih
           2 Ahmet Hamdi Tanpınar, Bütün Şiirleri, Dergâh Yayınları, 12. Baskı, 2012, s.50-51.  3 Aynı eser, s.60
                                                          12                                 1. Sayı Şubat 2024
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17