Page 7 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 7
PINARBAŞI
Mehmet Ali Kalkan
ALİ AKBAŞ AĞABEY İLE...
Şiirin herkese göre bir tarifi var. Siyeci bozulmuş viran bahçelerde
“Şiir, insanın kendi ana dili çalgısında söyle- Güller soluyor
nen bir türküdür.” demiş Cahit Külebi. Şiir oluyor.
“Şiir musikiden başka bir musikidir” demiş
Yahya Kemal de. Kelimeler gözlerimde bir avuç kum
Birbirine yüzde yüz zıt ifadeler de var. Peya- Çıkarıyorum
mi Safa “Eğer şiir adını kaybetseydi adına mânâ Şiir oluyor.”
derdik” diye yazarken Ahmet Haşim de “Şiirde
mânâ aramak bülbülü eti için kesmeye benzer” Ali ağabey bir gönül insanı.
diyor.
Bir şehrimize şiir şöleni için davet etmişlerdi. Biz bu güzel insanları dinlemek için davet
Sayı da epey kalabalık. Beş arkadaşı bir ilçeye ederiz. Onlar işlerini, güçlerini, ailelerini, özel
götürdüler. İlçedeki öğretmen arkadaşlar, şiir hayatlarını ona göre ayarlarlar. İki günleri yolda
sevenler toplanmışlar. Biz de onlara şiir okuyup geçer zaten. Bir gün de anlatırlar. Neredeyse üç
sohbet edeceğiz bir süreliğine. Ben de en sonda- günlerini alırız. Yorgunluğu da cabası. Esas söy-
yım. Sırayla konuşmalar yapıldı. Bir hanım ar- lemek istediğim şu, programdan sonra da başı-
kadaş başladı “Biz şairler çok büyük insanlarız. nın çaresine bak diye pek ilgilenmeyiz.
Tanrı katında yerimiz özeldir. Peygamberlerden Ali ağabey de Eskişehir’e davet edilmişti.
sonra biz geliriz. Onlara vahiy gelir, bize ilham” Programın ertesi sabahı kaldığı otele gittim, yal-
gibi konuşuyor. Terliyorum ama yapacak bir şey nız oturuyor. Treni de akşama doğru. Yapacak işi
de yok. Sıra bana gelince dinleyenlere “Aranızda de yok, doğru köye doğru yola çıktık. Dinleyicisi
hayatının herhangi bir döneminde şiir yazma- sadece ben olduğum, kuş cıvıltıları ve dağların
yan kişi var mı?” diye sordum. Hiç ses çıkmadı. arasında muhteşem bir şiir şöleni olmuştu. Soh-
Devam ettim sonra; “Bizim öyle abartıldığı gibi bet zaten güzeldi.
büyüklüğümüz yok. Biz sizden biraz daha fazla Ağızlığını kendi yapmış akasya ağacından
uğraşıp bir şeyler yazmaya çalışıyoruz, o kadar.” sohbet ederken eşitlikle adaletin farklı şeyler
dedim. Kuş gibi hafifledim bunları söyleyince. O olduğunu öğrenmiştim. “Meselâ ilkokula giden
hanım o zamandan beri benimle konuşmuyor. çocuğa beş lira, üniversiteye giden çocuğa da beş
Şiir yazmanın yüzde onu ilham, yüzde dok- lira versen eşit olur ama adil olmazmış. Ben de
sanı emek demişti bir sohbetimizde Bekir Sıtkı “hepimizde az veya çok saç, ak saç var ama her-
Erdoğan ağabey. Şiirin de nasıl olduğunu Ali kes Akbaş değil” demedim tabi.
Akbaş ağabey söylüyor zaten;
Dağ türküleri söyledik;
“Leyla’nın başına örttüğü tül kadar ince
Dolunay bir buluta bürününce “Bu dağlar eze dağlar, Yar gele geze dağlar,
Şiir oluyor. Yar yanıza gelende, Ne dedi size dağlar”
Kumsalda bir kedi gibi uysal “Eze demek teyze demek, dağları teyzeye ben-
Dalgalar ayağımı yalıyor zetiyor, ne kadar güzel, samimi, içten. Ben bu
Şiir oluyor. türkünün son iki mısrasını; ‘Suları şarap olmuş,
Çiçeği meze dağlar’ diye biliyorum. Dağ suları
Bahçede çim biçiyor bir ihtiyar aşkın içine düşürür, insanın başını döndürür”
Kokusu genzime doluyor dedi Ali ağabey.
Şiir oluyor. Erenler Divanı’nı okudu ezberinde olduğu
kadarıyla. Eylül’e Beste dedi, Tuna dedi...Köyde
Apansız bir yıldız düşüyor göğümüzden mevlid vardı. Tarladan köye gittik. Mevlid son-
İçimize köz düşüyor rasında bağdaş kurup yemek yemiştik. Hatta şiir
Şiir oluyor. de okutmuştuk. Daha sonra şöyle söylemişti;
07 1. Sayı Şubat 2024