Page 9 - PINARBAŞI Kültür Sanat Edebiyat-Nisan 2024
P. 9

PINARBAŞI

             4- Yüksek Değerlerin İstismarı ve Demokratik  sebepten dolayı diyoruz ki Millî Eğitim Bakanlığının
           Zihniyet İhtiyacı                                  kabul ettiği “on adet kök değer’e on birinci kök değer
             Nihayet bu son bölümde değerlerin istismarı me-  olarak demokratik zihniyetin de eklenmesi ile birlik-
           selesine ve bunun bir bakıma panzehir niteliğinde   te bunun eğitim kurumlarında müfredat, seminer ve
           gördüğümüz fakat  ne  yazık  ki  bizde  hâlen  geliştiği   konferanslar çerçevesinde işlenmesi elzemdir.
           tartışmalı  olan  demokratik zihniyet  meselesine  te-  Bir zamanlar Kemalizm’in ardına sığınan subayla-
           mas etmek istiyoruz. Zihniyetin felsefî tanımı, insa-  rın darbe geleneğinden 50 yıl çekmiş bir millet olarak
           nın olaylar ve fikirler karşısında aldığı tavır demektir.  bunca zaman sonra bir de dini istismar eden cemaat
           Bu bağlamda demokratik zihniyet, insanın tarih bo-  bağlantılı subayların darbe geleneğine dûçar olma-
           yunca dinler, fikrî ve felsefî birikimler çerçevesinde  malıydık. Bu ifadeleri fazla abartılı bulanları, 15 Tem-
           bugüne kadar kazandığı temel hak ve hürriyetlere uy-  muz akşamı harekete geçenlerin arkasında kimlerin,
           gun  şekilde  tavır  almasını  gerektirmektedir. Bunlar  hangi uluslararası güçlerin bulunduğunu bir daha
           bilindiği gibi her insanın daha doğarken sahip olduğu  düşünmeye dâvet edelim.
           kabul edilen yaşama, mülk edinme, inanma, öğren-     Sonuç olarak, bu ülkede eğer göstermelik olsun
           me, düşüncesini açığa vurma vb. hakları ile bunları   diye değil de samimi bir niyetle “değerler eğitimi” ya-
           gerek elde etmesi gerekse koruması için elzem olan   pılacaksa, felsefe ve ahlâk teorilerinden yararlanarak,
           özgürlük ve eşitlik ilkeleridir. Devletler ise bu temel   dünyada ne olup bittiğine bakarak, insanlığın geldiği
           hak ve hürriyetlerin güvence altında tutulması için   yönetim şekilleri tecrübesinde bütün eksiklerine rağ-
           vardır. Bütün bu değerler, bilindiği gibi, uzun bir ta-  men demokrasiyi kâmil anlamda kurmaktan başka
           rihi sürecin ardından (fazlasıyla birlikte) 1948 yılında   çaremiz yoktur. Bu bağlamda demokratik zihniyeti
           kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’yle ka-  (veya tutumu) evimizden iş yerimize, okulumuzdan,
           yıt altına alınmıştır. Ama gerek bizde gerekse hak ve   derneğimizden devletimizin her kademesine kadar
           hürriyetimizi güvence altında tutacak devlette yuka-  hâkim kılmak zorundayız, diye düşünüyoruz. Hat-
           rıda saydığımız gaye değerler, yani, saygı, dürüstlük,   ta bu düşünceyle demokratik zihniyet sahibi olma-
           adalet, barış, merhamet vb. yüksek değerler bilinci   yı değerler cetvelinde “on adet kök değer’e eklemek,
           yoksa İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde yazılı ifa-  onunla kalmayıp içselleştirmekten, böylece hayatı-
           deler yeterli olmamakta ya da hak arama mücadelesi   mıza hâkim kılmaktan başka çıkar yolumuz yoktur.
           uluslar-üstü kuruluşlara (Avrupa İnsan Hakları vb.)   Yukarıda Millî Eğitim’in açıkladığı “on adet kök de-
           kadar uzanmaktadır.                                ğer’e “demokratik zihniyet” de eklenmelidir derken,
             Demokratik zihniyetin gelişmediği ülkelerde, de-  ‘niçin’ine en sonunda geleceğiz. İşte gerekçesi budur.
           mokrasinin bir rejim olarak, bütün kurumlarıyla iş-  Bu gerekçeyle demokratik zihniyetin içselleştirilmesi
           leyeceğini düşünmek saflık olarak görülmelidir. 1876  ve demokrasinin “çağdaş hukuk devleti” niteliğiyle
           itibariyle bir buçuk asra ulaşan tecrübemize rağmen  bütün hayatımıza hâkim kılınması, değerler istisma-
           halen darbeler geleneğinden kurtulamayışımızı baş-  rının da panzehirizdir.
           ka ne ile izah edebiliriz? En son 15 Temmuz darbe    Konumuzu yakın tarihimizin büyük anayasa hu-
           teşebbüsü, hem de bir dinî cemaatin kontrolüne gi-  kukçularından  Ord.  Prof.  Ali  Fuat  Başgil’in  bir  sö-
           ren bir kısım sözde asker kanalıyla gerçekleştirilmeye   zünü bir daha hatırlatarak tamamlayalım: “Biz bu
           çalışılan kanlı kalkışma hareketi, nerede hata yaptığı-  memlekette mutlakiyet, otoriter meşrutiyet, liberal
           mızı yeniden düşünmemizi gerektirmektedir.         meşrutiyet ve otoriter cumhuriyet rejimlerini birbiri
             İslâm ve demokrasi ilişkisine dair yeterince teorik  ardınca yaşadık. Bugün klasik devlet rejimlerinden
           alt yapı olduğuna inanıyorsak (ki, şahsen ben de buna  sonuncusunu, yani demokrasiyi tecrübe etmekteyiz.
           inananlardanım: Kur’an’ın Şûrâ sûresi 38. âyetindeki  Dikkat edelim, bu tecrübede muvaffak olamazsak,
           “Onlar, bütün işlerini aralarında istişare ederek - kar-  geriye dönemeyeceğimize göre, tecrübe edilecek bir
           şılıklı danışarak - karara bağlarlar.” hükmü hep yeter-  tek rejim kalmıştır. Onu ben söylemeyeyim, siz dü-
           li dayanak sayılmıştır), bir buçuk asrı bulan zaman-  şününüz.”
                                                                       2
           dan beri de tecrübe ediyorsak, geriye kalan tek engel,
           demokrasiye olan inanç eksikliği denilebilir.      2 Ali Fuat Başgil, İlmin Işığında Günün Meseleleri, Yağmur Y. İstan-

             İşte bu bağlamda, yüksek değerlerin nasıl istismar   bul 1960, s. 2. (Merhum Hoca burada, otoriter meşrutiyetten şüphesiz
           edilebildiğini görerek, bunun panzehrinin ise demok-  I. Meşrutiyeti, liberal meşrutiyetten, II. Meşrutiyeti ve otoriter cum-
           ratik zihniyeti içselleştirmekten geçtiğine inanıyoruz.   huriyetten de 1923-50 arasını kastetmektedir. Geriye kalan “tecrübe
                                                              edilecek bir tek rejim”den kastettiği ise, muhakkak ki o gün Türkiye
             Kabul etmeliyiz ki, hangi değer ve inanç olursa ol-  için büyük tehdit oluşturan “komünizm” idi. Siz bugün için onu, adı
           sun, onu içselleştirmek bir süreç ve eğitim işidir. O   ne olursa olsun mahiyeti aynı sayılan “otokrat-totaliter bir rejim” ola-
                                                              rak anlayabilirsiniz.)
                                                          07                                  2. Sayı Nisan 2024
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14