Page 14 - PINARBAŞI Kültür Sanat Edebiyat-Nisan 2024
P. 14

PINARBAŞI

                                                 Dr. Halil ATILGAN


                                              TÜRKÜLERDE GÖNÜL
             Türkülerimizde  çokça  işlenen  temalardan biri de  melerden biridir. Ehl-i kalb, ehl-i dil ile erbâb-ı gönül,
           gönüldür. Halk Edebiyatıyla türkülerle gönül, adeta iç  gönül yıkmak, gönül yapmak ve gönüllere girmek gibi
           içedir. Günlük hayatımızda da gönül dilimizden düş-  kavramlar bunun açık ifadesidir. Batı dillerinde tam
           meyen, bizlerle bütünleşen soyut bir kavramdır. Gönül  karşılığı olmayan ve doğuya ait bir kavram olan gö-
           almak, gönül eri, gönül teli, gönül yarası, yüce gönüllü,  nül; daha çok akıl ile mukayese edilerek anlatılır. Batı
           gönül birliği, gönül ehli, gönlü deli, gönül ferman dinle-  kültürü, aklı ön plana çıkarırken doğu kültürü gönüle
           mez, gönül gözü, gönül yarası hayatımızla gönlün iç içe  endeksli bir görünüm sergiler. Doğu kültüründe gönül,
           olduğunu kanıtlayan deyimlerdir. Bu deyimler, ninnile-  yere ve göğe sığmayan ilâhî tecelli ve tezahürlerin ba-
           rimize, masallarımıza, atasözlerimize de geçerek haya-  rındığı ve sığdığı yer olarak bilindiği için bütün değer-
           tımızın başköşesinde yerini almış, Anadolu insanını da  lerin üstündedir. Din ve dindarlık şekil işi değil gönül
           oldukça etkilemiş, gönülle ilgili her söz yürekte ayrı bir  işidir. Derken bu kastedilir.
           iz bırakmış. Yüreklerde iz bırakan gönül, âşıklarımızın   Tasavvufta gönül ya da kalp, ‘hem bütün duygu, dü-
           teline ve diline de yansıyarak:                    şünce,  şuur,  sezgi  ve  idrakin;  hem  hayır  ve  şerrin  en
             Âşık Veysel: “Deli gönül ne gezersin             önemli merkezi, hem de benliğin şekillenmesi ve geliş-
                                Geze geze yorulman mı”?       tirilmesinde en önemli etken.’ şeklinde tarif edilir. İnsa-
             Pir Sultan Abdal: “Sultan suyu gibi çağlayıp akma   nı Allah’a ulaştırmada, hâli yakalama ve kemali kavra-
                                              Durulur gam yeme divane gönül”  mada en kestirme yollardan biri kabul edilir.
             Sadık Baba: “Gönül kelamını kâmile söyle           Tasavvuf yolunu gönül yolu olarak kabul etmek ve
                                    Alıcı olmayınca açma dükkânı”.   insanı gönülden ibaret saymak hiç de şaşırtıcı değildir.
             Sümmanî: “Havalanıp deli gönül kalma heveste     Çünkü gönül rehberliğinde ancak, gerçeğe ulaşılabilir.
                                Vurup kanadını kırarlar bir gün”.    Akıl duygularla elde edilen bilgilerin; gönülse marifet
             Karacaoğlan: ‘‘Deli gönül gezer gezer gelirsin   ve irfanla kazanılan bilgilerin kaynağıdır.”
                                      Arı gibi her çiçekten alırsın.”    Sözlüklerde “Sevgi, istek, düşünüş, anma ve hatır gibi
           diyerek gönlü dile ve tele yansıtmışlar.           yürekte var sayılan duyguların kaynağı” olarak tarif
             Hayatımızın bir parçası olan ve günlük hayatımızda  edilmiş. Bence gönül: İnsan ruhunun bekçisidir. Kimi
           çokça karşımıza çıkan gönül nedir öyle ise? Yenir mi,  zaman dağlardan inen kar suları gibi coşkun, kimi za-
           içilir mi? Elbette başta söylediğimiz gibi elle tutulmayan  man hırçın,  deniz gibi dalgalı, kimi zaman da durgun
           gözle görülmeyen soyut bir kavramdır gönül.        bir göl gibidir. O bazen insanı abdal eder, tabansız çarık
             “Farsça dil, Arapça kalp kavramları ile karşılanan gö-  giydirir. Bazen de bir arı misali çiçekten çiçeğe kondu-
           nül; insanın manevî varlığı, moral gücü, sevgi, nefret,  rur. Bazen de tamiri mümkün olamayan bir kristaldir.
           inanç, iyi-kötü, bütün duygularını ifade eden bir terim     Gönül; âşıkların dilinde ve telinde ise: Gün olur bir
           olarak tanımlanır. Gönül kelimesi Türkçe olup, üzerin-  saray, gün olur ulaşılmayan bir mertebedir. Bu duygula-
           de en fazla durulan ve kendisinden terim üretilen keli-  rı çok iyi bilen âşıklarımız zaman zaman gönlün sarayı-
                                                              na çıkmış. Bazen de Âşık Ferrahi gibi:
                                                                “Ah neyleyim gönül senin elinden
                                                                Her zaman ağlarım gülemem gayrı
                                                                Ben bıktım usandım elin dilinden
                                                                Terk ettim sılayı dönemem gayrı

                                                                Gönül ben sırrına eremedim ki
                                                                Gonca gonca güller deremedim ki
                                                                Arz eyledim yâri göremedim ki
                                                                Ne olur sonumuz bilemem gayrı



                                                                Musa ile o yâr Tur’a çekildi
                                                                 İsa’da göründü dâra çekildi
                                                                Muhammet Ali ‘de sırra çekildi
                                                                Yitirdim o yâri bulamam gayrı


                                                          12                                 2. Sayı Nisan 2024
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19