Page 16 - PINARBAŞI Kültür Sanat Edebiyat-Nisan 2024
P. 16
PINARBAŞI
Bu dünyaya kalmayalım Zileli Talibi:
Fanidir aldanmayalım “Deli gönül gel varlığa güvenme
Bir iken ayrılmayalım Uçar imaretler şan elden gider”.
Gel gidelim dosta gönül”.
diyerek sevgisini, hoşgörüsünü bir iken ayrılmanın hiç- Beyhani:
bir gönle fayda sağlamayacağını da dile getirmiş. “Bir “Yolumuz gurbete düştü
iken ayrılmayalım / Gel gidelim dosta gönül” dizesini Hazin hazin ağlar gönül.”
Koca Yunus sanki bu günleri düşünerek söylemiş. Biz
de dediklerine katılıyor: “Bir iken ayrılmayalım / Gel gi- Yoksul Derviş:
delim dosta gönül” diyoruz. “Bir tek gönül yıktın ise
Gönül bizim insanımızla iç içe olan bir kavramdır Belasını bulur gider”
demiştik. Hacı Bayram Veli’de bakın bu iç içe oluş ne
güzel dile gelmiş: Karacaoğlan:
“Noldu bu gönlüm / Noldu bu gönlüm “Evvel sen de yücelerden uçardın
Derdi gamınla / Doldu bu gönlüm Şimdi enginlere uydun mu gönül.
Hoşgörü içinde gönül pasını silenler Tanrı’nın öz
Yandı bu gönlüm / Yandı bu gönlüm kulları ve bir anlamda ermişlerdir. Yunus Emre hoşgörü
Yanmada derman / Buldu bu gönlüm” içinde kinden ayrılmanın gerektiğini söyler. Şeriat, ta-
Şimdi de Gönül üstüne küçük bir anekdotu Sadi’nin rikat, marifet ve hakikati anlatmak için: Can, gönül ve
Bostan kitabından aktaralım. “Sadi gibi saf bir adam aşk arasındaki bağlantıyı dile getirir. İlk kapı şeriattır.
vardı. Gönlünü bir güzele kaptırmıştı. Katı sözlü düş- Ondan sonra can yoldaşı dediği tarikat gelir, marifet ise
manların cefalarını çekiyor, ıstırap çevgânından top gibi gönül evidir. Aşk da onun içindeki hakikattir.
sıçrayıp kurtulamıyordu. Bununla birlikte kimseye kaş “Mevlâna’ya göre gönül, insana aşkı öğreten mürşi-
çatmaz yapılan şakalara dahi öfkelenmezdi. Adamın biri din gönlüdür. Bu gönlün en önemli özelliği oraya gire-
çıkıştı. “Yahu sende utanma yok mu, bu kadar taş tokat ni değiştirip dönüştürmesidir. Bu yüzden bir mürşidin
yiyorsun da hâlâ farkında değil misin? Kendilerini acz gönlüne giren kimse, su ve toprak kaydından kurtulup
içinde bırakanlar alçaklardır. Düşmana ancak zayıflar can ve gönül sohbetine erer. Hz. Mevlâna; marifet, ahlâk
katlanır. Onun suçunu bağışlamak olmaz. Sonra adama ve fazilet gibi tecrübeye dayalı konuların ve kelimelerle
yüreksiz derler, er değil “ derler. ifade edilemeyen hal ve zevklerin ancak kâmil bir mür-
Fakat bu çılgın, başı dönmüş âşık, ona okkalı bir ce- şit marifetiyle öğrenilebileceğine dikkat çeker ve “gönül
vap verir. Ve şöyle dedi: ‘‘Benim gönlüm yalnızca onun fırını” diye tanımladığı mürşitlerin gönüllerini, oraya
sevgisiyle dolu. Oraya başkasının kini sığmıyor.’’ girenleri pişirerek olgunlaştıran bir ocağa benzetir.
Gönülde güzel kavramı da değişiktir. Onun için: Gö- Alçak kelimesini bilirsiniz. Düşündünüz mü hiç…
nül kimi severse güzel odur özdeyişi çıkmıştır karşımı- Alçak sözcüğü hep olumsuzluk arz eder. Kişiye alçak
za. Âşık Veysel bu özdeyişi: derseniz, alçak adam dersiniz kızar. Bu kadar olumsuz-
“Güzelliğin on para etmez / Bu bendeki aşk olmasa luk arz eden sözcük sadece gönülle birleştiği zaman ul-
Eğlenecek yer bulaman / Gönlümdeki köşk olmasa” vilik kazanır ve alçak gönüllülüğü çıkarır karşımıza… O
diyerek dile getirmiş. Âşıkların dilinde, telinde gönül, da alçak gönüllü olur. Alçak gönüllülük fazilettir, sevgi-
sadece sevgililerin sevgi için çırpındığı bir yer değildir. dir, aşktır, barıştır. Ne demiş cenap Şahabettin: Sevgisiz,
Yunus Emre, Pir Sultan, Kaygusuz Abdal ve daha nice- gönülsüz yürek petrolsüz lambaya benzer. Elbette öyle-
lerinin gönlü Tanrı aşkıyla doludur. Bu aşk Yunus Emre dir. Gönülsüz yürek petrolsüz lamba gibidir. Gönüle
de: girmek ise ayrı bir marifet, ayrı bir fazilettir diyor, Pir
Dede’nin dizeleriyle sözü noktalamak istiyorum…
“Âlimler kitap düzer / Karayı aka yazar
Gönüllerde yazılır / Bu kitabın suresi “Ayıplarım gönül seni
Hal bilmezden hal sorarsın
Giderdim gönlümden kini / Kin tutanın yoktur dini Yanında bülbül dururken
Ey yarenler ben bu sözü / Uludan işittim ahi” Kargalardan gül sorarsın”.
Kaygusuz Abdal’da:“Zira sultanın evidir bu gönül / İşit
oldur ki gönül bula kabul” diyerek dile gelmiş.
Gönül’ü işlemeyen halk ozanı yok gibidir.
14 2. Sayı Nisan 2024