Page 15 - PINARBAŞI Kültür Sanat Edebiyat-Nisan 2024
P. 15

PINARBAŞI

                                                              Teslim Abdal’da olduğu gibi:
             Bulunmaz âlemde menendi dengi                      “Gel ha gönül havalanma / Engin ol gönül engin ol
             Görünse orduyla eylesem cengi                      Dünya malına güvenme / Engin ol gönül engin ol
             Bir güle aşığım başkadır rengi
             Yabani gülleri deremem gayrı                       Bu dünyanın hali böyle / Yalan yahşi geçer öyle
                                                                Söyler isen engin söyle / Engin ol gönül engin ol
             Der Ferrahî yâre haber salarken
             Gayrı ağlar oldum ben de gülerken                  Gökte uçan hüma kuşu / Bilmeyenler atar taşı
             Yâr aşkından dertli dertli çalarken                Engin olmak kâmil işi / Engin ol gönül engin ol
             Sazım düzen tutmaz çalamam gayrı.
             Diyerek sitemini dile getirmiş. Âşık Ferrahî böyle si-  Teslim Abdal sözüm haktır / Sözümün yalanı yoktur
           tem ederken, Yunus Emre ise gönül kazanmanın yolla-  Engin söyle büyüklüktür / Engin ol gönül engin ol.”
           rını aramış. Gönlü bir nefes alış gibi kabul eden o gönül   Gönül sevgiyle özdeşleşmiş soyut bir kavramdır. Sev-
           eri:                                               gi ise: Kuruyan bir pınarı yeniden canlandırmak, hayat
             “Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın namaz değil  vermek, nehri yeniden hayata geçirip akıtmaktır. Sevgi:
             Yetmiş iki millet dahi / Elin yüzün yumaz değil.  Yıkılmış, çökmüş olan bir benliğin, varlığın yeniden ha-
                                                              yata dönmesi, var olması demektir. Sevgi insanın kendi-
             Bir gönül’ü yaptın ise / Er eteğin tuttun ise    sini sevmesiyle başlar.
             Bir kez hayır yaptın ise / Birine bindir az değil   “Mavi yelek mor düğme  / Yeni düştüm gönlüme
                                                                Her gönlüme düşende  / Kan damlar yüreğime
             Gönül çalabın tahtı / Gönüle çalap baktı
             Kim ki gönül kırmış ise / İki cihan bedbahtı”       Ağam ben nasıl edem / Saz getir fasıl edem
           diyerek gönül kırmanın bir değil, iki cihanın bedbaht   Çok da güzel değilsin / Gönüldür nasıl edemem”.
           olacağını açıkça ifade etmiş. Onun için de Yunus’ta gö-  Diyerek “Gönül ferman dinlemez” deyiminin de iste-
           nül: Kalp, ruh, kısaca bütün deruni düşüncelerin, tasav-  ğini yerine getirir.  Doğrudur. İstediğim güzellikte de-
           vufi ve batini idrakin merkezi. Sevgi ve aşkın bulundu-  ğilsin. Harcım değilsin. Boyum boyuna, soyum soyuna
           ğu yer olarak kabul görmüş. Ahmet Sevgi “Yunus Emre  uygun değil. Çadırlarımız ayrı yerlerde konaklamış.
           ve Gönül” adlı yazısında: Giderdim gönlümden kini /  Obalarımız ayrı ayrı… Çaresizim çünkü gönül “delir-
           Kin tutanların yoktur dini.” Bu beyit ve mısralardan an-  miş”… Deli gönül olmuş. Ne yapsam fayda yok. Çünkü
           lıyoruz ki Yunus’a göre Allah’ın tahtı / durağı gönüldür.  Sevgi suyum senden yana akıyor. Çaresizim. Çok da gü-
           Dolayısıyla gönül yıkmak / kırmak Kâbe’yi yani Beytul-  zel değilsin amma ne yapayım gönüldür… Nasıl edem
           lah’ı (Allah’ın evi) yıkmaktır. Bir gönül kazanmaksa bin  diyerek teslimiyet göstermiş.
           hacca bedeldir” diyerek Yunus’taki gönlü tarif etmeye   Gönül sevgiyle özdeşleşen soyut bir kavramdır. Sev-
           çalışmış.                                          gi: kuruyan bir pınarı yeniden canlandırmak, hayat
             Gönül Türkçe bir sözcüktür. Divanı lügati Türk’te  vermek, nehri yeniden hayata geçirip akıtmaktır. Sevgi:
           köngül olarak geçmektedir. Açıklaması da:  Gönül, kalp,  Yıkılmış, çökmüş olan bir benliğin, varlığın yeniden ha-
           yürek,  anlayış  olarak  ifade  edilmiştir.  Divanda:  Doğu  yata dönmesi, var olması demektir. Sevgi insanın ken-
           Türkistan, Uygur ve Çağatay diyalektiğinde, Orhon Ya-  disini sevmesiyle başlar. Doğrudur… Elbet de kendisini
           zıtlarında da köngül karşımıza çıkmaktadır. Köngüle /  sevmesiyle başlar. Fakat kararında sevmesi gerekir. Tak-
           Gönüle–Köngülden / Gönülden –Köngülüm, Gönülüm  dir edersiniz ki her şeyin fazlası zarardır. Kendisini ka-
           –Köngüldeş, Gönüldaş  - Köngüllenmek / Gönüllen-   rarında seven insan muhakkak başkasını da sevecektir.
           mek olarak kullanılmıştır. Köngül deki “ K” Türkçede“  Çiçeği, arıyı, hâsılı yaratılanı sevecektir Yaratan’dan ötü-
           G” ye dönüşerek gönül olmuştur. Dilimizle iç içe olan  rü. Kısaca yeryüzünde sevginin iyileştirmeyeceği hiçbir
           bu sözcük çeşitli deyimlerle ifade edilmesine rağmen,  insan yoktur. Onun için: Koca Yunus; Sevelim sevilelim
           hızını alamamış, isim olarak da kullanılmış, hâlâ da kul-  / Dünya kimseye kalmaz diyerek sevginin yüceliğini en
           lanılmaktadır.                                     güzel şekilde ifadeye etmeye çalışmış.  Onun için de bu
             Gönül: Sevgiyle hoşgörüyle bütünleşir. Âşıkların di-  duygularını:
           linde, telinde kuş olur, diyardan diyara uçar, sazın sa-
           pına kekliği kondurur. Bazen de yaramazlaşır. Kolay   “Bir nazarda kalmayalım
           kolay uslanmayan bir kimliğe sahiptir. Aşığın yüreğidir.   Gel gidelim dosta gönül
           Hoşgörü sahibidir. Güzelliğe âşıktır. Güzelin peşinden   Hasretinle yanmayalım
           koşar.  Bazen öğüt verir, bazen de küskündür. Bazen de   Gel dosta gidelim gönül.
           engin olmanın yüceliğini, faziletini anlatır bizlere. Tıpkı

                                                          13                                  2. Sayı Nisan 2024
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20