Page 8 - PINARŞBAI Kültür Sanat Edebiyat Dergisi
P. 8

PINARBAŞI Kültür Sanat Edebiyat Dergisi

                                                   Dr. Halil ATILGAN
                                     AŞK VE SEVDA TÜRKÜLERİ ÜSTÜNE

              Halk Edebiyatımızda aşk ve sevda denilince Ka-    Böyle sallandıkça dünya malımsın
           racaoğlan gelir akla. O bu konuda âşıkların usta-    Yüceden yüceye Toros Dağı’sın
           sıdır. Kendisini usta söyleyişleriyle kanıtlamış. Aşk   Sabahın güneşi tez değer sana.”
           ve sevda bayrağını hep en önde taşımış, kaptırma-
           mak için de bütün gayretini göstermiştir.  Aşk ve
           sevdayı o öyle yalın ve sade anlatılır ki… İmren-    Âşığın sevdiği: Yüceden yüceye Toros Dağı’dır.
           memek elde değildir. Türkçeyi yeni öğrenen bir kişi  Sabah güneşi ilk dağları vurur. Âşık sabah güneşi-
           dahi onun demek istediğini en iyi şekilde anlar. O  nin sevdiğine değmesinden rahatsızdır. Ola ki gü-
           bazen dörtlüklerinde bülbülü havalandırır. Pazar-  neş sevdiğinin gül benzini soldurur.
           da satılması için sevdiğinin kölesi... Bazen de şahi-  Dörtlükler aşk yüklüdür. Sevda yüklüdür. Burcu
           nin cırnağına düşmüş bir kuş olur.                 burcu toprak kokar. Toros Dağları kokar. Yavşan
                                                              kokar. Kekik kokar. Çukurova kokar. Ovanın ipil
              “Bülbül havalanmış yüksekten uçar               ipil eden sarı sıcaklarını serer gözler önüne. Karşı
             Has bahçe içinde gülüm var deyi                  yaylaya tırmanan katar katar göçler gelir aklınıza.
                                                              Sevdiğinin üstüne kol kanat germenin en açık ifa-
             Seni seven âşık serinden geçer                   desi vardır sözlerde. Anlatım sade ve yalındır. Kır
             Güzeller içinde yârim var deyi.”                 çiçekleri gibidir. Uyaklar arasındaki uyum, sevgiyi,
                                                              sevişmeyi hatırlatır sizlere. Hani esen yelden, uçan
             diyerek seven aşıkların serinden geçeceğini söy-  kuştan kıskanırım diyen dizeler  sanki bu  sözlere
           ledikten sonra:                                    nazire yapar.
                                                                Bozlağın her dörtlüğü ayrı bir güzellik arz eder.
                                                              Sözle müzik arasındaki uyum tek vücuttur. Halkın
             Ben seni seviyom can ile candan                  duygusu bu dörtlüklerle, haykırışla arşı alaya ula-
             İnsan kemlik görmez sevdiği yardan               şır:
             Canım esirgemem billahi senden
             Götür sat pazarda kölem var deyi.                  “Salınıp gelende kimin yârisin
                                                                Böyle sallandıkça dünya malımsın
             diyerek sevdiğine olan sadakatini ortaya koyar.    Yüceden yüceye Toros Dağı’sın
           Bu nasıl bir sadakattir bakar mısınız? Senden canı-  Sabahın güneşi tez değer sana”
           mı bile esirgemem. Bu can sana feda olsun. İstersen
           köle pazarına götürür, kölem var diye de satabilir-
           sin. Nasıl bir anlatım, nasıl bir ifade… Ve nasıl bir   dizeleri konuyla ilgili söz söyleyecek olanlara pes
           aşk, nasıl bir sevda… Ve de türküleşmiş Karacaoğ-  dedirttirecek niteliktedir. Sevdiği yücelerden yüce-
           lan dörtlükleri…                                   dir. Toros Dağları gibi. Erişilmez, ulaşılmaz. Onun
             Karacaoğlan: Yüzyıllardır Anadolu’yu dalga dal-  için de sabahın güneşi sevdiğine tez ulaşır. Güneşin
           ga saran bir ses, dillerden düşmeyen türkü, gözler-  sevdiğine tez ulaşmasını siz nasıl anlatırsınız. Han-
                                                              gi kitaba, hangi dizelere sığdırabilirsiniz. Sabahın
           de şavkıyan ışık, gönüllerde kabaran bir heyecan.   güneşinin tez değmesi, sevdiğinin Toros Dağları
           Dağlarda uğultu, ovaların sarı başaklarında ak     kadar yüce olması ancak gönül dediğimiz izafi kav-
           çiçek açan, Çukurova pamuğunda bereket, aşk ve     ramla dile getirilir. İşte o da deli gönül dediğimiz
           sevda denilince akla ilk gelen isimdir Karacaoğlan.   kavramla müthiş bir şekilde dile getirilmiştir. Son
             Karacaoğlan der de ustasını örnek alan İrfani de-  dörtlükte İrfani tapşırır:
           mez mi.  O da der. Sevgisini o da döker dörtlüklere.

                                                                “İrfani’yim kimse yârin övmesin
             “Salınıp gelende kimin yârisin                     Çözemedim ak göğsünün düğmesin
             Gel böyle salınma göz değer sana.                  Topla fistanını yere değmesin
             Alların üstüne yeşil geyinme                       Yollar sulanmamış toz değer sana”
             Zalim düşmanlardan söz değer sana.”

                                                                diyerek az sözle büyük bir sevgi selini dile getirir.
             dizeleri bir Çukurova Bozlağı olarak çıkar kar-  Dörtlüklerdeki: “Göz değer sana / Söz değer sana /
           şımıza. Türküleşerek bozlak olan dörtlükler yürek   Toz değer sana” uyakları bir ananın çocuğuna nin-
           yakan cinsten. İkinci dörtlüğün sözleri ise daha da   ni söylemesi gibi dinlendirici ve liriktir.
           beter…                                               Aşk ve sevda insanlığın var oluşundan bu yana
                                                              işlenmiş, anlatılmış, geçmişten günümüze de tüm
             “Sallanıp gelen de kimin yârisin                 sanatçılar, halk ozanları, şairler, yazarlar, kısaca sa-


                                                          06                                  3. Sayı Haziran 2024
   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13