Page 27 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 27

PINARBAŞI

           yenilen moda akımlara kapalıdır. O, sanki Yesevi  bilir bir dünya için dünya kardeşliğine giden yolda
           dergâhından bu çağa gönderilmiş bir Yunus nefesli  özellikle bu iki değer önemlidir. (Çelik, 2018, sh:6)
           bir alperen gibidir.                                 Şairin sanatçı kimliğinde, çocuk şiirlerinden ve
             Onun şiirlerinde Türk kültürünün ve İslam me- çocuk duyarlığından Türklük bilgisi ve kültürüne
           deniyetinin  sesi, nefesi, dobralığı,  ahlakı, estetiği  uzanan bir süreç ve gelişim çizgisi bulunmakta-
           hâkimdir. O yerli ve millidir ama yerellikle sınır- dır. (Çelik, 2018, sh:3) Bu yüzden onun şiirlerinde
           landırılmış bir kadüklükten de muaf ve  müstağ- kimi zaman hikemi bir tavırla karşılaşırsınız kimi
           nidir. Onun şiirleri; gönül dünyasına Amentü ile  zaman da içinde ölmeyen bir çocuk sesiyle… Ama
           çizdiği kalın çizgilerin dışına sarkmayan, yalpala- o hep kendisidir. Özentisiz, mübalağasız, dolaysız,
           mayan, gevşemeyen bir çizgiye, kimliğe ve duruşa  sade…
           sahiptir.                                            Doç. Dr. Ersin Özarslan’a göre Ali Akbaş, birin-
             Kendisiyle yapılan söyleşilerde değindiği gibi  ci sınıf bir ‘dilci’dir. Anadolu ağızlarını kullanmada
           onun başucu kitabı Kur’ân-ı Kerim’dir. Bunun ya- uzman bir kişidir. Kimsenin tercih etmediği konu-
           nında Dede Korkut Hikâyeleri’ni, Yunus Emre Di- ları işlemiştir eserlerinde. Meftun olduğu bir sanat-
           vanı’nı, Mevlânâ’nın Mesnevisi’ni ve Karacaoğlan’ın  çı yoktur. Zor yazdığını söyler, ilhamın peşinden
           şiirleri susadıkça içer gibidir. Günümüze doğru  koşar. Şiirlerini dostlarıyla paylaşır, kanaatlerini
           geldiğimizde, tüm klasikleri, Ahmet Haşim’in ne- sorar, eserlerini bu şekilde yeniden değerlendirir.
           sirlerini, Montaigne’nin denemelerini, Sait Faik’in  Nitelikli dikkatleri, dikkate alan bir tabiatı vardır.
           öykülerini, Bahattin Özkişi ve Cemil Meriç’in eser- Şiir söz konusu olunca tüm değerleri unutur.
           lerini okuduğunu belirtir.                           Ali Akbaş’ı çocuklara yönelik yazdığı eserleriyle
                  Akbaş kendi sanat anlayışı hakkında da  bir çocuk edebiyatçısı olarak görmek onu dar bir
           şunları söyler.                                    alana sıkıştırmak anlamına gelir. O aslında çocuğa
                                                              seslenirken büyüklere de mesajını aktarmış, bun-
               “Bir tabloyu değerli kılan orada kullanılan mal-  dan dolayı yetişkinlerin de severek okuduğu bir
               zeme ve konu edinilen manzara değil, o konuya  şair olmuştur. O, bu durumu 1996 yılında ikinci
               giydirilen kompozisyondur. Sanat, reel tabiat  baskısı yapılan Kuş Sofrası isimli kitabına yazdığı
               değil, sanatçının prizmasından geçmiş tabiattır.  önsöz de şu şekilde dile getirmiştir:
               Pikasso da, amatör bir ressam da ayni boyayı
               ve ayni tuvali kullanarak ayni manzarayı res-      “Aslında ben bu şiirleri yazarken kimlerin oku-
               mederler ama ortaya başka tablolar çıkar. Ona      yacağını hiç düşünmedim bile. Elimden geldi-
               göre “herkesin konuştuğu klasik dil, kullanma-     ğince güzel yazmaya çalıştım o kadar. Çocuklar
               sını bilenler elinde sonsuz varyasyonlarla dolu    için yazılmış bir eseri büyükler de severek oku-
               ve bin bir oyuna müsaittir. Yerli yersiz dili eğip   yamıyorsa o eser kötü bir eserdir. Unutmayalım
               bükmek güçsüz sanatçıların işidir, göz boyayı-     ki, çocuklarını aldatanlar, aslında kendileri al-
               cılıktır. İyi mobilya yapamayan usta hep âlet-     danırlar. Bugün Dede Korkut Hikâyeleri, Don
               lerine takar kafayı... “Vay, çekicim Çekoslovak,   Kişot, Küçük Prens, Kelile ve Dinme, Bin Bir
               testerem Alman” diye.”                             Gece Masalları güzel eserler oldukları için hem
                                                                  çocuklar hem de büyükler okuyabiliyor.”
             Ali Akbaş’ın şiir evreninde, insanın özü ve öze
           dönme isteği, evrensel değerler, modernleşen dün-    Onun resme karşı da ilgisi olduğunu belirtmek
           ya karşısında kişinin yalnızlığı, doğaya kaçış ve do- gerekir. Resim sanatının gözleme dayalı olması ve
           ğanın mükemmelliği, köy hayatının güzelliği, köye  tabiattan beslenmesi onun şiirlerine de yansımış ve
           duyulan özlem, Anadolu topraklarının güzelliği,  böylece onda ustalık kokan pastoral bir söylem ile
           Türk  birliği,  tarih  ve  gelenek  içerisinde  Türkler,  zuhur etmiştir. Bu postaral söylem tabiatın bire bir
           dünyadaki Türklük ve Türk kültürü, milli ve ma- yansıması ile değil, yine kadim geleneğin hikemi
           nevi değerler tema olarak işlenmiştir. (Çelik, 2018,  söyleyişi ile meczedilmiş yeni bir mahiyete bürün-
           sh:1)                                              müş şekliyle tezahür etmiştir.
             Ali Akbaş’ın şiirlerinde Türklük ve İslâmiyet bir   Örneğin “Güvercin hû çeken derviş /Yüce ayva-
           sentez halindedir. Burada din daha çok kültürel bo- larda/ Semada bir mevlevî” derken bu gözlem ile
           yutuyla, Türklüğü niteleyen, zenginleştiren ve de- içindeki inancı buluşturup onu farklı bir söylem ile
           rinleştiren yönüyle dile getirilir. Mutlu ve yaşana- okuyucuya sunar.


                                                           27                                1. Sayı Şubat 2024
   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32