Page 24 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 24

PINARBAŞI

           lüman tavrını çok belirgin şekilde kendini göste- inançlar estetik bir tarzda yer almaktadır. Mehmet-
           rir.  Mesela milliyetçi bir duygu ile yazılmış olan  çik’in Allah Allah diyerek savaşması Akbaş’a ilham
           “Göygöl” şiirinde dini anlayış, slogana kaçmadan,  kaynağı olur. Askerimizin göğsünü siper ederek ci-
           iddiasız, nutuksuz bir şekilde zarif bir eda ile dile  hat etmesi, şehit düşmesi ve gazilerin düşmana baş
           getirilir.                                         eğdirmesi onun şiirinde yer bulur. Şaire göre Meh-
                                                              metçik’in bu kahramanlıklarının sonunda düşman
               “Ne kadar özenmiş hilkatin eli... “/(…)/”Yanı-  ezan-ı Muhammed’e baş eğmek zorunda kalır.
               lıp Göygöl’ü su sanmasınlar/Bismillah demeden
               yıkanmasınlar...”                                  “ Allah Allah diye diye/ Canları ettik hediye/
                                                                  Ezan-ı Muhammedî`ye/ Eğilmedik baş kalma-
              Akbaş`ın inanç dünyasını yansıtan şiirlerin         dı”
           önemli  bir  kısmı  “Erenlerin  Divanı”    adlı  eserde
           yer almaktadır. O, “Erenler Divanı’nda” isimli şiiri-  Onun “Çanakkale” isimli şiiri ise mukaddes de-
           ni gönüldaşı Efendi Barutçu’ya ithaf eder. Bu şiirde  ğerleri ve toprakları uğrunda canlarını feda eden
           başta Peygamberimiz Hz. Muhammed olmak üzere  şehitleri dile getirmektedir. Şair, bu eserinde vatan
           Anadolu’da medfun din ulularına -Ahi Evran, Mev- ve din uğruna dökülen kanlar ve bu kanların kut-
           lana, Yunus Emre, Hacı Bayram, Akşemseddin, Ya- sallığı hatırlatılmaktadır:
           vuz Sultan Selim ve Hacı Bektaş Veli gibi- yer verir.
           Şiirde ifade edilenlere göre o, Anadolu’nun manevi      “Çanakkale bir velvele/ Bu velvele gelmez dile/
           mimarlarının yattığı türbeleri, yatırları ziyaret eder,   Direndik yedi düvele/ Taş üstüne taş kalmadı//
           dergâhlara uğrar, manevi mimarların hallerini mü-      Tarih görmedi dengini/ Kana boyadık engini/
           şahede eder, Hacı Bektaş Veli’den nasihatler dinler,   Şu bizim Boğaz Cengi`ni/ Andıran savaş kal-
           Yavuz Sultan Selim kutsal beldelerin hadimi olma-      madı”
           sından dolayı yüceldiğinin farkına varır. “Erenlerin
           Divanı” Akbaş’ın şiiri gördüğü rüyayla ilgilidir. O,   Ali  Akbaş,  şiirlerinde  sadece  Anadolu  coğraf-
           gönül gözlerinin açık olduğu gece vaktinde Ahi Ev- yasına  yer  vermemiş, milletimizin  kutsal  saydığı
           ran’ı, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’yi ve Mevlana’yı vb.  mekânları da gezmiş, görmüş ve şiirlerine yansıt-
           gönül erenlerini; üçleri, yedileri, kırkları manevi- mıştır. Hac vazifesini yapmak üzere gittiği kutsal
           yatı yüksek olduğuna inanılan şahsiyetleri görür ve  beldelerde hissettiklerini   “Sahrâ” adlı şiirinde dile
           bu manevi tabloyu şöyle anlatır:                   getirir. Kutlu Nebi’nin çölde yaptığı bir yolculuğu
                                                              yâd eder. Çölün ortasındaki karanlık ve ıssızlığın
               “ Gece,/ El ayak çekilince,/ İlâhîlerle ahîler gir-  düşündürdüklerini dile getirir. Şair, çöl ortasında
               di rüyama/Külahları gökte/ Harmânîleri yerde  yolculuk yaparken Kur’an-ı Kerim’deki, Leyl sure-
               ahîler./ Başta Ahî Evran;/ Çıktık zamanın tül  sinde geçen, “Velleyli İzâ yahşâ” (And olsun güne-
               kapısından/ Gezdik türbe türbe/ Yatır yatır/ El  şi örttüğü zaman geceye) ayetini anımsar. Bundan
               öptük/ Yüz sürdük dergâhlara/ Meydan okuyup  duyduğu ürpertiyi dile getirir:
               çağlara/ Üçler Yediler karıştı/ Öteden Kırklar
               erişti/  Yollara  koyuldu  kervan//  Dediler  hep   “Ay aydınlığında/Bir devenin/Nârin gölgesi dü-
               bir ağızdan: “Gelin Hünkâra varalım/ El pençe      şüyor kumlara/Ağır ağır gidiyor kervan/Yol-
               dîvan duralım/ Ulu meşveret kuralım/ Görelim       cular  suskun/Çın  çın  ötüyor  çan/“Velleyli  izâ
               ne demiş Kur’an”/ Kapıldık bir Mesnevî rüzgâ-      yahşâ!”/Diyor Kur’an/Ve zaman duruyor/Ür-
               rına/ Gök kırığı kubbelerle/ Bir Selçuk şehrine    periyor sahrâ”
               geldik/ Merhamet bahrine geldik/ Bura Konya/
               Konya dünya içre dünya/ Dünya tutturmuş bir      Onun Türk-İslam tarihi hakkındaki bilgi ve biri-
               semâ/ Şemsin kenârında,/ “Mevlâna/ Mevlâna/  kimleri de şiirlerinin oluşumunda etkilidir. “Yeni-
               Mevlâna!”                                      den” adlı şiirinde Akbaş, zihin dünyasındaki çağ-
                                                              rışımlara yer verir. Bu şiir, dini ve tarihi motifler
             Anadolu’nun  manevi  mimarlarının  yanında  üzerine kurulmuştur. Şiirde özellikle Kur’an-ı
           kahraman yürekli insanlarının yer aldığı şiirlerinde  Kerim’de yer alan kıssalardan izler bulunmaktadır.
           de dini bir duygunun hâkimiyeti okuyanı kucak- Hz. Âdem’in, Hâbil ile Kâbil’in Hz. İsa’nın ve Hz.
           lamaktadır. Şairin kahramanlık şiirlerinde de dini  Yusuf’un hayatından bahseden hususlar söz konu-


                                                          24                                 1. Sayı Şubat 2024
   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29