Page 31 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 31
PINARBAŞI
Arif Bilgin
ALİ AKBAŞ ŞAİR VE BİR DAVA ADAMIDIR
60’lı yılların ikinci yarısı olduğu kesin de 67 mi çalışarak üç gün içinde adeta kitabı ezberlercesine
yoksa 68 mi kesinleştiremedim. hazırlandım ve belirlenen günün akşamı dinleme-
Elbistan’da Çarşı Camii’nin kuzeyine sınır olan ye gelen on beş kişilik gruba sundum.
sokak o zamanlar değişmeye yüz tutan ‘Marangoz- Takdimi yapan Ali Akbaş sunum yaptığım ma-
lar Çarşısı’ idi. Uzun Çarşı’dan sağa dönüp bu çar- sanın yanında iken tam karşımda zayıf, esmer, si-
şıya girenler iki taraflı çoğu marangoz olmak şar- yah ve hafif sarkık bıyıklı, alnının yarısından ço-
tıyla çayhane dâhil başka dükkânlarla karşılaşırdı. ğunu kapatmış simsiyah saçları; dinlerken sürekli
Caminin avlusu içine yapılmış dükkânlardan sağ elindeki kalem ile kolunu dayadığı masada bir kâ-
baştaki helva üretip satan bir dükkân için sol baş- ğıda, başını hiç kaldırmadan şekiller çizen biri otu-
taki marangoz dükkânı idi. Marangoz dükkânları- ruyordu. Arka arkaya içtiği sigaradan nefes alırken,
nın önünde çakmak taşı çakılmış veya çakılmamış avurtları birbirine değecek kadar içe çöküyordu.
gemler, sandıklar, yayıklar, sandalyeler sıralanmış Tahta sandalyede ve sürekli bacak bacak üstüne atı-
veya kapısına yandaki duvara dayanmış olarak be- lı oturuyordu. İşin ilginç yanı; bunu yaparken yere
şikler kağnıcaklar ve başka ahşap malzemeler ası- basan bacağı ve bu bacağını yasladığı sandalyenin
larak sergilenirdi. ayağını, üstteki bacağı ile birlikte sardığı yetmiyor
Bu çarşının sol taraf ortalarında daracık bir dük- gibi ayağı yandan dışarı çıkıyordu. Sunumumu
kânın üst katı Ali Akbaş’ın önderliğinde Elbistan’da bitirince Ali Akbaş, bu ağabey ve yaşı bizden beş
ilk ‘Ülkü Ocağı’ olarak kiralanmıştı. Dükkâna gi- on yaş büyük birkaç kişi beni tebrik ettiler; bana
rince üç dört metre ilerler sonra sağdaki ahşap yüreklendirici sözler söylediler. Sonra Ali Akbaş
merdivenle üst kata çıkılırdı. Güneye yani Çarşı oradakileri tanıttı; meğer tahta sandalyede oturan,
Camii tarafına bakan duvarında büyük bir pence- o zayıf, esmer ve sürekli sigara içen Abdurrahim
re, onun önünde bir masa ve beş altı sandalye var- Karakoç değil miymiş! Heyecanlanmış ve onun-
dı. Bir de duvarda asılı küçük bir pano. Orada asılı la tanıştığıma mutlu olmuştum. Sonraki yıllarda
olanlardan birkaç gazete kupürü, A. Türkeş ile Ata- Elbistan’dan gidinceye kadar sık sık görüşmemiz
türk’ün kalpaklı bir fotoğrafını hatırlıyorum. mümkün olmuştu.
15-16 yaşlarındaydım. Samimi olduğumuz bir- Ali Akbaş, Elbistan’a her geldiğinde temelini
kaç arkadaşımla arada gelip gitmeye başlamıştık. atmaya çalıştığı fikriyatı dâhilindeki gençler ile
Biz daha çok akşamları gider; bir süre oturur, ikram ilgilenen ve katkıda bulunan büyüklerle bir araya
edilen çayı içer, bir sohbet varsa dinleyip ayrılırdık. gelirdi. Milli konular ve yerel kültürümüz üzerine
Her geldiğimizde başka gençlerin ve büyüklerin de sohbetler edilir, bu bağlamda görülen yaşanılan
geldiğini görüyorduk. Ayrılırken Akbaş muhakkak ilginç olaylar anlatılırdı. Daha sonraki yıllarda bu
“Gençler, yine buyurun, burası sizin sayılır, boş bı- sohbetlere şiiri de eklemişti. Milli şiirden, gelenek-
rakmayın.” derdi. Kısa zaman sonra Ali Akbaş’ın sel şiirin çağımıza uygun söyleyişinden yanaydı.
şair ve öğretmen olduğunu öğrenmiştik. Ali Akbaş ile ilginç bir hısımlığımız var: İkimizin
Ne kadar geçti bilmem; altından kalkacağına de anneannesinin anneannesi Emine Hanım’dır.
emin olduğu birkaç kişiye seminer konuları ver- Bize kadar gelişi özetle şöyledir:
miş. Bu arkadaşlar, haftada bir sunum yapıyordu. Süleyman ve Emine çiftinin çocuklarından ikisi:
Bir sonraki haftanın konusu ve seminer verecek Safiye ve Zeynep.
olan görevlinin ismi panoda duyuruluyordu. Konu
ilgimizi çekerse gidip dinliyorduk. Sürekli birlikte 1) Safiye’nin kızı Halime, onun kızı Emiş, onun
olduğumuz arkadaşlardan Mehmet Karaman’a da çocuklarından biri Ali Akbaş.
“Toprak Reformu” konusu ve yararlanması için de 2) Zeynep’in kızı Fatma, onun kızı Şefika ve
Profesör Dr. Mümtaz Turhan’ın “Toprak Reformu onun çocuklarından biri Arif Bilgin
ve Köy Kalkınması” (1964) isimli kitabı verilmiş.
Seminere 3 gün kala Mehmet Karaman mutlaka Kıymetli şairimize hayırlı, sağlıklı ve uzun bir
Maraş’a gitmesi gerektiğini söylemiş. Bunun üzeri- ömür diler, selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.
ne seminer programını aksatmamak için Ali Akbaş
benden rica etti. Ben de kabul ettim. Gece gündüz
31 1. Sayı Şubat 2024