Page 24 - PINARŞBAI Kültür Sanat Edebiyat Dergisi
P. 24

PINARBAŞI Kültür Sanat Edebiyat Dergisi

                                                      Durdu GÜNEŞ

                  HUZURUN BİR YOLU DA HALİNE MÜNASİP BİR HAYAT YAŞAMAK

              İcra ve İflas Kanunun 82/12 maddesinde; “Borç-    Bakıyorsun adam asgari ücretle çalışıyor. Evinde
           lunun haline münasip evi haczedilemez “hükmü  içecek çorbası yok ama elinde son model akıllı te-
           vardır.  Borçlunun  haline  münasip  evi  demekle,  lefon taşıyor. Neden çünkü başkalarının var, benim
           kişinin sosyal ve ekonomik durumuyla orantılı ai-  niye olmasın diyor. El âlem ne der diyor. Beni yok-
           lesinin ihtiyaçlarına uygun olması anlamındadır.  sul görürler, önemsiz görürler diye bunu yapıyor.
           Eğer borçlu haline münasip evden daha lüks bir  Hani “Ata nal çakıldığını görmüş kurbağa da ayak-
           evde oturuyorsa satılır, haline münasip bir ev pa-  larını uzatmış” derler ya, onun gibi.
           rası kişiye verilir.                                 Eskiden haline münasip hayat yaşamayanla-
              İcra ve İflas Kanunundaki haline münasip ev  ra “Halini bilmez, Hasan Dağı’na oduna gider.”
           kavramı bende haline münasip bir hayat yaşamayı  “Oturduğu ahır sekisi, çığırdığı İstanbul türküsü…”
           çağrıştırdı.                                       “Çöplükte yatıp veziriazam rüyası görünmez.” “Sen
              İnsanlar haline münasip hayat yaşamayıp; ka-    garip bir çingenesin neyine gerek gümüşlü zurna?”
           zandıklarından fazla harcarlarsa, olduklarından    diyerek ayıplanırdı. Çam sakızı çoban armağanı ta-
           daha zengin görünmeye çalışırlarsa, bilgilerinden   biri ile kişinin haline münasip bir hediye vermesi
           fazla  âlim  geçinmeye  uğraşırlarsa  ciddi  sorunlar   anlaşılırdı. Kişi yoksulsa varlıklı insanlar gibi de-
           yaşarlar.                                          ğeri yüksek armağanlar veremez. Onun armağa-
              İnsanların olduklarından zengin, bilgili, makam   nı küçük bir şeydir. Ama taşıdığı değer büyüktür.
           sahibi görünmeye çalışmaları başkalarının ilgisi-  Davranışı da takdire şayan, diye düşünülürdü.
           ni, onayı kazanmaya yöneliktir. Kendi öz değerine    Günümüzde tükettiğin kadar modernsin, in-
           inanmayıp güvenmeyip “el âlem ne der”in peşin-     sansın, önemlisin anlayışı kişilerin haline münasip
           den gidenlerdir.                                   bir hayat yaşamasının önüne geçiyor. İslam kültü-
              Sohbetlerini beğendiğim rahmetli Sabri Tando-   ründe yer alan tevekkül, kanaat gibi hasletler içi-
           ğan abimiz bir komşusunun halini anlatmıştı.       mizden silindiği için kişiler haline münasip hayatı
                                                              yaşamak istemiyor. Oysa eskiden Anadolu insanı
              “Bir komşumuz araba almıştı. Araba, aylarca ka-  “Ağılda kuzu doğunca, yaylada otu biter.”  “Allah
           pının önünde bekledi. O sokaktan kirli bir su geçi-  deldiği boğazı aç koymaz.” der, rızık konusunda
           yordu. Her geçen araba o kirli suyu duran arabanın   tevekkül gösterirdi. Gösteriş amaçlı her davranışı
           üstüne sıçratıyordu. Bir süre sonra araba, sanki yıl-  riya ve görgüsüzlük olarak görürdü.
           larca kullanılmış, bir kenara atılmış hale gelmişti.
           Bir sabah evden çıkarken komşuya sordum: “Ne-        Huzuru yakalamanın en önemli yolundan biri
           den arabayı kullanmıyorsunuz, bir hukuki durum     de halimize münasip hayat yaşamaktır, unutmaya-
           mu var?” dedim. Yanıma yaklaştı, parmaklarını uc   lım.
           uca getirdi, “Sabri Bey,” dedi, “benzin alacak para
           yok. Hanım istedi diye aldım. Hanım günlerinde
           arkadaşlarına mahcup oluyormuş... ‘Alalım, bir
           kenarda dursun, ben yine dolmuşla gelir, giderim’
           demişti. Olay bu.” dedi. Bizzat şahit olduğum bir
           durum bu...”
              Bir hizmet içi eğitim programı nedeniyle deniz
           sahilinde bir otele gitmiştik. Bir akşam tek başıma
           deniz kenarına oturdum denizi seyrediyorum. Dal-
           gaların sesini duyup iyodunu kokluyorum. Birden
           otelin güvenlikçisi yanıma geldi. Biraz konuşunca
           “ Abi, Cumhurbaşkanı bize bir güzellik yapar mı?”
           dedi. “Nasıl” dedim. “Yani bu kredi kartı borçlarına
           bir af getirir mi?” diye sordu.
              Kredi kartları ilk çıktığında herkese vermezler
           gelir durumuna göre değerlendirilir ya verilir ya
           verilmezdi. Şimdi herkes alıyor. Hesapsızca yapılan
           harcamalar sonucunda intiharların, boşanmaların,
           cinayetlerin sayısı her geçen gün artıyor.
              Güvenlik şirketi olan bir arkadaşım güvenlik
           çalışanların çoğunun maaşı kredi kartı nedeniyle
           hacizde olduğunu söylemişti.
              Reklamlarla kışkırtılan istekler, hesapsızca yapı-
           lan tüketicilik velhasıl haline münasip yaşanmayan
           hayatlar hangi kim bilir trajedilerin adresi oluyor?

                                                          22                                  3. Sayı Haziran 2024
   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29