Page 21 - PINARŞBAI Kültür Sanat Edebiyat Dergisi
P. 21
PINARBAŞI Kültür Sanat Edebiyat Dergisi
Mayıs deper beyaz baldır balıklar küçük gölde yaşayamaz. Sözün darasını
İncinirsin yavaş galdır düşerek, haddelisini söyleyen Hayati Vasfileri, Âşık
Efkârın ne ise bildir Hacı Yenerleri, Âşık Mahzuni Şerifleri, Abdurra-
him Karakoçları, Bahaattin Karakoçları, Ahmet
Yazak gözlerin sevdiğim. Çıtakları mahallî bir bölgeye hapsedecek olursak,
ismi geçenlere haksızlık etmiş oluruz. Sahiplenme-
Yumağı almış destine den benimsemeyi bilmeliyiz. Güzellikler paylaşıl-
Bilmem ki kimin kastine dıkça çoğalır…
Prof. Dr. M. Fuat Köprülü, Derdiçok hakkındaki
Siyah perçem kaş üstüne kanaatini; “1937 yılının ilk aylarında ölen Elbistanlı
Düzek gözlerin sevdiğim. âşık Derdiçok da bazen asıl halk zevkine yaklaşan
şiirleriyle âşık edebiyatının asrımızdaki son değer-
Derdiçoğ’um çokdan duydu li mümessillerinden sayılabilinir” şeklinde beyan
Çokdan terkeyledi yurdu ederken;
Engeller araya gurdu Arif Nihat Asya, Adana’da çıkardıkları Görüşler
Duzak gözlerin sevdiğim. dergisinin ilk sayısında “Derdiçok zamanın en bü-
yük halk şairiydi. Değeri Dertlilerle, Gevherîlerle,
hatta Karacaoğlanlarla mukayese edilebilecek kadar
Âşıkların güzelleri methetmek üzere söyledikleri yüksektir. Bu hükmü, mesuliyetini kabul ederek ve-
güzelleme, Derdiçok’un yaşadığı muhitte, ilginçtir riyorum.” demektedir.
ki hoş karşılanmıştır. Düşünün bir kere: Tanır gibi Derdiçok, otoritelerden “Çağımızın Karacaoğla-
bir yerde, derdi başından aşkın garip bir imam bir nı” ünvanını kazanacak derecede güçlü bir şair olup
güzele koşma söylüyor ve de o köyde yaşamaya birçok şiiri şarkı ve türkü olarak bestelenmiştir.
devam ediyor.
Ara Not: Ezcümle: “Bize düşen sahiplenme değil, sahip
Söz konusu koşmanın yakıldığı gelinin on bir çıkmadır.”
oğlundan bir torunu benim çok yakın arkadaşım-
dır. Zaman zaman söz açıldıkça, ‘Arkadaş, benim
aklım almıyor. On bir oğlun ola da elin imamı sana
türkü yaka. Ve bunu da herkes kabullene!’ derdi.
Her ne kadar karşısındakilerin deyişleri elimizde
olmasa da;
Derdiçok, başta Şeydâi Baba olmak üzere o
devrin âşıklarından birçoğuyla karşılaşmış ve
onlarla, kimin daha yetkin olduğuna işaret eden
atışmalar yapmıştır. Bu kanaate, Derdiçok’un ver-
diği cevaplardan varıyoruz.
Şiirlerin bütününe baktığımızda kendi derdini
dillendirmesinin yanında, toplumsal hadiseler kar-
şısında, hak ve hukuktan yana tavır aldığını görü-
yoruz.
Derdiçok, şiirlerinde, halk şiirinin 8, 11 ve 15’li
hece kalıbını kullanmıştır.
Babası Mehmed Efendi’nin yazdığı şiirler hak-
kında ise, - Derdiçok’la yaptığı atışma dışında - eli-
mizde maalesef fazla bilgi bulunmamaktadır.
İçinde yaşadığımız bu bâkir coğrafya; sevip de
sevdiğini söyleyemeden ölüp giden âşıkların yanı
sıra, şair olup da şiirini bir sonraki döneme aktara-
madan göçenlerin mezarlarıyla doludur.
Elbistan için söylenen ‘Her üç kapının ikisinden
şair çıkar’ sözünden hareketle, ‘Her üç mezardan
ikisi şair mezarıdır’ hükmünü vermek bana daha
gerçekçi geliyor.
Büğet köyünde bir düğünden dönerken zatürre-
ye yakalanan Derdiçok, 1937 Ocak’ın ikinci hafta-
sında Tanır’da vefat eder. Mezarı ikinci hanımı Fa-
tik’in yanında, Tanır mezarlığındadır.
‘Hepimizin derdi çok, Derdiçok hepimizin’. Büyük
19 3. Sayı Haziran 2024