Page 59 - Pınarbaşı Kültür Sanat Edebiyat Dergisi-Ali AKBAŞ
P. 59
PINARBAŞI
haline getiren, bu toprağın değerlerini en gür sesle gider” şeklinde terennüm ettiği şiir dizesi farkında
seslendiren aksakallılarındandır. Ali Akbaş’ı tanı- olmadığımız bizim bizden kopuşumuzun bir feve-
dığım ve aynı zaman diliminde yaşadığım için ken- ranı, bir çığlığı olarak hâlâ beni çarpmaya devam
dimi bahtiyar hissediyorum. ediyor. Toplum olarak altımızdan çekip alınmaya
“Göç” şiiriyle ilk karşılaştığımda beni adeta çalışılan coğrafyanın şuurunda olan bu ses beni iç-
çarptığını, alt üst ettiğini söylemeliyim. Şiiri üst lendirdi ve karşı karşıya olduğumuz tehlikenin far-
üste kaç kere okudum bilmiyorum, okurken gö- kına bir kez daha varmamla birlikte aynı feveran ve
zümden süzülen yaşların dökülmesine sebep olan çığlık bende gözyaşı olarak kendini gösterdi.
hissiyatıma tercüman olan Ali Akbaş’ın sözleri Aldığı eğitim ve hayatı tahayyül edişi açısından
miydi, yoksa içinden geçilen sürecin bizden alıp baktığımızda Ali Akbaş’ın oldukça zarif, hassasiyet
götürdükleri miydi bunun farkında da değildim. açısından abide bir şahsiyet, mensubu olduğu “top-
lumun vicdanı” vasfedilen, milletinin; tarihini, za-
Su serperler ya ferlerini, ülkülerini, ideallerini, maziyi istikbâl bü-
Gidenlerin ardından tünlüğü içinde seslendirerek zafer naralarını asırlar
Dün askere ötesine gönderen bir serdengeçtidir.
Hind`e Yemen`e Orta Asya’nın iki büyük nehri Amu Derya ve Siri
Bu gün ekmeğe Derya Aral’ı besleyen iki önemli kaynaktır. Ancak
Yaban ellere Sovyetler Birliği döneminde bu iki nehir pamuk
Dönmezlerde ondan tarlalarının sulanması için kullanılmaya başlandı-
Yoksa niye serpsinler ğında bu iki damardan mahrum kalan Aral adeta
Sirkeci’den tren gider küsmüş, yüzde doksanı kuruyup çöle dönüşmüştü.
Ona binen verem gider Aral Gölü çevresi beş bin senelik bir devrede Türk-
…………… ler için mühim bir yerleşim merkezi olmuştur. Ak-
Burada ezan var baş, bir zamanlar teknelerin yüzdüğü yerde şimdi
Orada çan çorak toprağın ortasında paslanmış gemi kalıntıla-
‘uyaaaan rıyla karşılaşınca şair yüreği Aral’a şu ağıtı yakıyor:
Uyaaaaan
Uyan!’ Rüyamda gördüm Aral’ı
Sirkeci’den tren gider Aral derinden yaralı
Bir yaldızlı Kur’an gider Mağcan gibi Çolpan gibi
Onun da bahtı karalı
Bin dokuz yüz atmışların sonu yetmişli yılların
başında başlayan Almanya’ya giden işçi akınıyla Karada kalan kayıklar
birlikte, Sirkeci’den giden sadece tren değildi, giden Eski günleri sayıklar
yaldızlı Kur’an’dı. Bizim öz değerimiz, varlık sebe- İnci mercan saçan Aral
bimizdi giden. Ne müthiş ifade, ne çarpıcı tespitti Nerede o şakayıklar?
anlayana! Gidenlerin arkasından dökülen de aslın-
da su değil benim gözyaşlarımdı. O gün dökülen Aral’ın suyu kan gibi
gözyaşlarımız... gidip dönmeyecekler içindi. Hani Yaralı bir ceylan gibi
Kırgız yazar Cengiz Aytmatov, “Gün Olur Asra Be- Meğer göller de ölürmüş
del” isimli kitabında Nayman Ana Destanı’nda Gö- Kuğu gibi, insan gibi.
çebe Türk oymaklarının düşmanı olan Juan-juan-
lar’ı -Türklerin tarihi düşmanları olarak sembolize Ural’dan inen marallar
ederek- anlatır ya. Onlar savaşlarda ele geçirdikle- Aral’da saçın tararlar
ri tutsakları ya uzak yerlerde satmakta veya güç- Yıkanacak göl mü kalmış?
lü-kuvvetli olanları ayırarak korkunç işkencelerle Bilmem ki neyi ararlar?
“Mankurt”laştırmaktadırlar. Mankurtlaşan kişi
kim olduğunu; soyunun-sopunun nereden geldi- Sağım Hazar solum İtil
ğini, adını, çocukluğunu, anasını-babasını bilmez- Benim göbek bağım itil
di. O artık kendi öz değerlerine ve mensup olduğu Hani senin altın çağın
millete düşmandır. Tükendi yağ, kaldı fitil
Ali Akbaşın “Göç” şiirinde “Varım yoğum törem
59 1. Sayı Şubat 2024